4 ÖZGÜN PSİKOLOJİ KİTABI
TİMAŞ YAYINLARI'NDA
1) GERÇEK İNSANIN YÜZÜNDE YAZAR MI? (Erol GÖKA-Murat BEYAZYÜZ)
“Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı?” sorusuna tarih boyunca cevap arayan bilim adamları ve eserleri Prof. Dr. Erol Göka ve Dr. Murat Beyazyüz tarafından masaya yatırılıyor. Şimdiye kadar insanın kişiliğini anlamak üzere yüzden yola çıkan ezberler Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı? ile bozuluyor.
Kitapta İslam ve Batı dünyasında insanın kişiliği ve yüzü arasındaki ilişkiye ilmi sima (frenoloji, ilmi kıyafet, ilmi firaset) ile bakan kaynakların bilimsel dünyadaki karşılığı irdeleniyor.
“Yay gibi kavisli kaşlarınız varsa varlıklı ve rahat bir yaşam mı süreceksiniz?”
“Gözlerinizin arasındaki mesafe azsa hoşgörüsüz müsünüz?”
“Burnunuz kambursa cimri ve yalancı mısınız?”
“Aptal, kendinizi beğenmişseniz o halde yüzünüz uzun ve oval olmalı.”
“Ya yüzünüz sizin suçlu olduğunuzu söylüyorsa!
Siz ne dersiniz?
Bir karara varmak ve son noktayı koymak için; Gerçek İnsanın Yüzünde Yazar mı?
2) HAYATIN ANLAMI VAR MI? (Erol GÖKA)
Hayatın anlamı var mı?
Varsa ne?
Erol Göka, her zaman olduğu gibi yine zihin açıcı bir kitapla bizi bu sorular üzerinden hayata, anlama, arzuya, iradeye, teslimiyet ve mücadeleye ve elbette “iyi hayat”ın ne olabileceğine uzanan bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor.
Hayatın Anlamı Var mı? Hazır reçeteler sunmak yerine, hayatın anlamını ararken bakılması gereken yerleri gösteriyor ve okura “Mücadele ve teslimiyet, hem de aynı anda!” diyor.
3) KALBİN DİRENİŞİ (Kemal SAYAR)
“Başdöndürücü bir rüzgâr esiyor etrafımızda. Kronolojik zaman alabildiğine hızlanmış,durmadan imge yığıyor önümüze. Her şey çok hızlı, o yüzden hiçbir şey kökleşemiyor. Yer tutmak çok zor. Çok sayıda doğru var, ama hiçbir doğru kişinin iç âleminde ruhu sükûna erdirecek yoğunluğa ulaşamıyor. Hepimiz buradayız ve bir orası yok. Köksüz, yurtsuz, kimsesiz, yalnız. Anne babalarımızdan dahi emniyet almadan…"
Böyle diyor Kemal Sayar ve bir çağın, bir toplumun, bir kuşağın serencamını,açmazlarını, çözülme ve savrulmalarını ustalıkla irdeliyor. Akla ve ruha dokunan incelikli çözümlemelerin eşliğinde, hepimiz için, ‘kalbin direnişi’ni merkeze alan bir çıkış yolu öneriyor.
Neden mi?
Çünkü, "Sadece kalbi olanlar içlerindeki mucizeleri görebilir ve sadece kalbi olanlar kötülüğe karşı direnebilir."
4) SUFİ PSİKOLOJİSİ (Kemal SAYAR)
Sufi psikolojisi üzerine çeşitli yazıları bir araya getiren bu kitap, okurlara geniş kapsamlı ve zihin açıcı bir okuma vaat ediyor. Tasavvufun benlikten kurtulma pratiği olarak özetlenebilecek doktrini, günümüz psikoterapileriyle karşılaştırıldığında ortaya anlamlı bir sonuç çıkar mı? “Sufi Psikolojisi”nde okuyacağınız makaleler bu sorunun cevabını arıyor.
Belleklerimize musallat olan unutkanlık hastalığını aşarak, yüzyıllardır bu toprakları yoğuran, insanımızı mayalayan değerleri yeniden keşfe soyunmalıyız. Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş-ı Velî’nin, Eşrefoğlu Rûmî’nin, Mevlânâ Celâleddin’in ve daha pek çok gönül adamının yeniden keşfedilmesi gerekiyor. Bu keşif, ülkemizin bilim ortamlarında kültürel değerlerimizin hiçbir eziklik duymaksızın dolaşıma sokulmasıyla vücut bulabilir. Psikoloji kürsülerinde Mevlânâ’nın özgün psikoloji modellerini inceleyen tezler neden yapılmasın? Mutsuzluğun tırmandığı bir çağda, Sufi irfanına niçin kulak verilmesin?
Ruhun bilgeliğine ulaşmak için bilgeliğin ruhuna nüfuz etmeliyiz. Sufi Psikolojisi, yeraltındaki bu eşsiz hazineyi gün yüzüne çıkaracak bir kılavuz niteliğinde.