FAYDALARIYLA TRANSANDANTAL MEDİTASYON
Bu zamana kadar meditasyon yapmanın faydalarıyla ilgili sayısız yazıyla karşılaşmış olduğunuzdan eminim. Fakat siz de okuduğunuzdan dolayı pişmanlık duymayacağınıza emin olabilirsiniz. Hele ki konumuz Transandantal Meditasyon ise…
Doğada olduğumuz zaman hissettiklerimiz nelerdir?
Sükunet, sessizlik, huzur… Bunlar; şehirdeki gürültünün, karışıklığın, gerilimin tam tersi. Öyle değil mi?
Transandantal Meditasyonun ayrıcalığı ise şehirden uzaklaşmadan bu hisleri bize kazandırması. Yani doğanın incelmiş değerlerini içimizde yaşamış oluyoruz. Araştırmalar sonucu Transandantal Meditasyonun en büyük faydası biyolojik yaşımızı genç tutması.
Transandantal Meditasyon (TM), 1958’li yıllarda batı dünyasına fizikçi “Maharishi Mahesh Yogi” tarafından tanıtılmış. Kökeni ise binlerce yıl öncesine dayanıyor. Genellikle sabah ve akşam yaklaşık 20 dakika uygulanılıyor. Üstelik birkaç saatlik kursla bile bu tekniği öğrenip, kendimizi rahat hissettiğimiz her yerde uygulayabiliyoruz. Kitap, dergi gibi araçlardan doğru anlaşılamayacağı için olumsuz sonuçlar alabilirsiniz.
TM’nin genellikle stres hastalıkları üzerindeki etkisi olumlu olarak gözlenmiş. Uykusuzluk, bitkinlik, psikolojik ve fizyolojik rahatsızlık, nevroz, depresyon, kendi kendine yetersizlik, ifade zorluğu, ilişkilerde duygusal uyumsuzluk gibi hastalıklara ilaçsız ve acısız tedavi imkanı sağlıyor. Bu yöntemle; kendimizi eleştirmekten kurtulup, “kendimizi olduğumuz gibi kabul etmeyi” öğreniyoruz. Kısacası kendimizi buluyoruz diyebilirim.
Bilimsel ölçülere göre TM’yi tam anlamıyla gerçekleştirenlerin; duyusal motor becerisi (sensory motor performance) testlerinde tepki hızı artmış, beden ve zihin koordinasyonu gelişmiş, tıkanık damarlarda açılma görülmüş, IQ artışı tespit edilmiştir.
Çağımızın en büyük sorunu ve tüm hastalıkların temelinde yatan stresten, bu derin düşünme meditasyonu sayesinde çok rahat kurtulabiliriz.
Yöntemi öğrenmemek konusunda ısrarcı olanlara tavsiyem ise; kendilerini ve kendilerine iyi gelen şeyleri asla ihmal etmemeleridir.
FATMA MAVİOĞLU/ Maltepe Üniversitesi