GERÇEKLİK TERAPİSİ TEMEL KAVRAMLAR
SEÇİM KURAMI
Gerçeklik terapisine giriş yaparken öncelikle William Glasser’den bahsetmek gerekir. Glasser tıp eğitimini tamamladıktan sonra psikiyatri alanında uzmanlığını almış bir psikoterapisttir. Mesleki uygulamalarının başında, Freud’un psikanalitik yaklaşımına karşı çıkmış ve uzmanlık eğitiminin sonunda, 1962 yılında gerçeklik terapisi olarak tanınmaya başlayan düşüncelerini kuramsal çerçeve içinde oluşturmuştur. Çalışmalarını halen sürdürmektedir.
Kuramın kurucusu William Glasser ile ilgili bilgi edindik. Şimdi gelelim terapinin içeriğine:
Bir öğretmen veya bir model olma rolü üstlenen gerçeklik terapisti, en temel anlamıyla danışanlarına, yapmakta oldukları davranışın diğer insanlara herhangi bir zarar vermeden temel gereksinimlerini giderip gidermediğini değerlendirmelerine yardımcı olmaktır.
Gerçeklik terapisinin özünü, ‘’ nasıl daha iyi ve daha etkili seçimler yapılacağının ve yaşamında kontrol sahibi olunacağının’’ öğrenilmesi oluşturmaktadır. İnsanlar kendi kontrolleri dışındaki durum ve olayların kurbanları olmaktansa kendi yaşamlarının sorumluluğunu üstlenmeyi yeğlerler. Bu nedenle gerçeklik terapisi uygulayıcıları, danışanların yapabildikleri ve davranışlarını değiştirmek için şu anda yapmak istedikleri üzerinde dururlar. Danışanlara diğerleri ile nasıl belirgin bağlar kurulabileceğini öğretirler. Özetle toparlayacak olursak, gerçeklik terapisinin amaçları; davranışsal değişim, daha iyi karar verme, geliştirilmiş belirgin ilişkiler, zenginleştirilmiş yaşam ve psikolojik gereksinimlerin daha etkin karşılanmasıdır.
GERÇEKLİK TERAPİSİNİN ÖZELLİKLERİ
Gerçeklik terapistleri; danışma sürecinde şikayet, suçlama ve eleştirilere çok kulak asmaz. Çünkü bunlar bildiğimiz davranışlar içerisinde en etkisiz olanlarıdır. Kişinin kendisini küçük düşüren bu toplum davranışlara çok kulak asmadığından, bu davranışlar zamanla terapi sürecinde kaybolur. Peki gerçeklik terapistleri neye vurgu yapar? Aşağıda gerçeklik terapisinin bazı temel özellikleri ele alınmıştır.
1)SEÇİM VE SORUMLULUĞUN VURGULANMASI
Gerçeklik terapistleri, insanlara seçimleri olduğu varsayımı ile yaklaşır. Terapistler danışanların seçebileceği noktalar üzerinde yoğunlaşmalıdır. Örneğin yeni bir iş edinme gibi anlamlı faaliyetlere girişmek diğer insanların saygısını kazanmanın iyi bir yoludur gibi.
2)TRANFERANSIN REDDEDİLMESİ
Gerçeklik terapisinde transferensla çalışılmaz. Örneğin danışan terapide ‘’ Seni annem ya da babam gibi görüyorum, işte bu yüzden böyle davranıyorum’’ diyebilir. Bu durumda terapist açık ve kararlı bir şekilde ‘’ Ben senin annen, baban ya da kendimden başka bir kimse değilim’’ diyerek transferansı açıklamalıdır.
3)TERAPİ SÜRECİNDE İÇİNDE BULUNULAN ZAMANA ODAKLANMA
Gerçeklik terapistleri, geçmişi tamamen reddetmez. Danışan geçmiş başarıları ya da iyi ilişkilerden bahsetmek isterse, terapist, danışanın bunları bugün de tekrar edebileceği için dinler. Önemli olan içinde bulunulan zamana odaklanmaktır. Terapist zaman zaman danışanına : ‘’Olan oldu; artık bunları değiştiremezsin. Geçmişe bakarak vakit kaybettiğimiz sürece ileri bakmaktan kaçınmış oluruz’’ açıklamasında bulunabilir.
4)SEMPTOMLAR ÜZERİNE ODAKLANMAKTAN KAÇINMA
Geleneksel terapide danışanlara kendilerini nasıl hissettikleri ve neden panikledikleri ya da bir takım şeyleri saplantı haline neden getirdikleri sorularak, belirtiler üzerinde çok fazla vakit harcanır. Nasıl ki bir önceki geçmiş üzerinde yoğunlaşmak danışanları, o andaki mutsuzluk veren ilişkilerinin gerçekliğiyle yüzleşmekten kaçırıyorsa belirtiler üzerinde yoğunlaşmak da aynı sonucu doğurur. Bu yüzden olabildiğince semptonlara odaklanılmamalıdır.
5)RUH HASTALIKLARINA İLİŞKİN GELENEKSEL GÖRÜŞLERLE MÜCADELE
Seçim kuramı, fiziksel ya da psikolojik semptomları olan kişilerin ruh hastası olduğunu söyleyen geleneksel kurama karşı çıkar. Glasser, psikiyatrik kuramları teşhis ve tedavide DSM-IV’e dayandığı için eleştirmektedir. Glasser aynı zamanda psikiyatrist olmasına rağmen danışanlarına asla ilaç vermediğini söyler.
TERAPÖTİK SÜREÇ
Çağdaş gerçeklik terapisinin asıl hedefi, danışanlara, çevrelerinde kendileri için seçtikleri önemli kişilerle bağlanmaları ya da önceden kopmuş olan bağlarını yeniden kurmaları ve güçlendirmeleri konusunda yardımcı olmaktır. Gerçeklik terapisinin bir diğer temel hedefi de, danışanlara, başarının gücü, bağımsızlık ya da özgürlük ve eğlence gibi diğer gereksinimlerini nasıl karşılayabileceklerini öğretme konusunda yardımcı olmaktır.
Gerçeklik terapisi karşılıklı anlayış ve destekleyici bir ilişkiye vurgu yapar. Önemli bir faktör de, psikolojik danışmanların kendilerine özgü bir terapi tarzı geliştirme konusunda duydukları istektir. Samimiyet ve kişinin kendi tarzından rahatsızlık duymaması, terapi işlevlerinin yürütülmesinde önemli özelliklerdir. Terapist ve danışan arasında bir yakınlaşma gerçekleşmesi için terapistin sıcaklık, anlayış, kabullenme, ilgi ve danışana saygı, açıklık gibi kişisel özellikleri olmalıdır. Psikolojik danışmanın danışanın yaşamını değiştirebileceği destekleyici bir ortam oluşturma çabasıdır. Kısa süre içinde, danışan anlayışlı, ilgili ve zorlayıcı olmayan seçim kuramı ortamını sevmeye başlar.İşte bu durum danışanı tatmin edici bir çevre yaratmayı öğrenebilmesi için çok önemlidir.Zorlamanın olmadığı ortamlar yaratıcı olma, yeni davranışlar deneme konusunda özgür hissettirebilir.En önemli nokta ise seçim kuramında, terapistin yapmaya çalıştığı şeyin gizliliğini ve belirsizliğini ortadan kaldırır. Bu kuram sayesinde terapist etkili bir psikolojik danışma süreci geliştirir. Terapi daima terapistin öğretmen, danışanın da öğrenci rolünü üstlendiği bir etkileşim sürecidir.
Unutulmamalıdır ki gerçeklik terapisi rastgele değil ustaca kullanılmalıdır. Bu terapinin ilkelerinin ve kavramlarının çoğu, dinamik ve kişisel bir şekilde danışmanların tarzına göre adapte edilebilir, sürece göre uyarlanabilir. Sonuç olarak gerçeklik terapisinin terapide uzmanın rolünün başkaları için yaşam nasıldır? Gerçekçi olan veya olmayan nedir? Gibi sorulara açık bir yanıtı olmadığı için henüz çok fazla uygulamacı tarafından uygulanmamaktadır.
SULTAN DENİZ