NEDEN FELSEFE GRUBU MEZUNLARI PDR’Cİ OLAMAZ?!
“Hukuk Mu PDRMi?” Sorusunu PDR’den Yana Cevaplayan Ve Mesleğe Âşık Gençlerin Bölümüdür PDR
Bugünün problemi, dün çözülmediği içindir. Yarının problemi de bugün “dur”duramadığımız için olacak gibi görünüyor. Kurslarla düzenlenen “alan dışı atama” problemi bugün PDR’cilerin, felsefe ve sosyoloji mezunlarının, eğitim bilimlerinin değişik alanlarından mezun olanların ve meslek seçimi eşiğinde olup da “Hocam, felsefe ya da sosyoloji okuyup PDR’ci olabilir miyim?” diye sorular soran öğrencilerimizin gündeminde. Gündemde herkesin dilinde olan PDR’ye şöyle bir bakalım:
PDR; henüz başlarken YGS-LYS’de belli bir başarı sırası aralığında olan kişilerin “Hukuk da PDR de oluyor” ikilemindeyken belki bilinçli belki bilinçsiz olarak tercih ettiği bölümdü(Yani bilişsel becerileri biraz da olsa yüksek düzeyde olan öğrencilerin tercih ettiği bölümdü). Bölüme girerken ter döken kişiler, PDR eğitimi alırken de 4 yıl boyunca gerek teori görerek gerek uygulama yaparak gerek staj görerek danışmanlık becerisi kazanmaya çalışır.-4yıl bile danışmanlık becerisi kazanmak için yeterli değildir.- Mezun olurken de sır tutmayı bilmesi gereken, kişiler arası ilişkilerde başarılı, insanları seven, kendine güvenen, duyarlı, empatiyi birçoğunun dilindeki empati dışında da görebilen, öğrenmeye açık, alan bilgisine hakim vb. nitelik ve yeterlikleri kendilerine nakış nakış işlemeye çalışan birey olarak sahaya koşar.
Balık vermenin değil de balık tut(tur)manın tekniklerini öğrenmiştir,”İnsanın zehrini insan alır”ı öğrenmiştir, “İnsana yardım etme fırsat işidir”i öğrenmiştir, ağlayan danışana “Ne ağla ne de ağlama” dememeyi sadece bir mendil uzatarak dem vurmayı öğrenmiştir, ümit ve korku dengesinde yaşayamayanlara nasıl yardımcı olabileceğini, “PDR nedir, ne değildir?”i öğrenmiştir ve aslında bir danışana söylediği ilk sözün son söz olabileceğini öğrenmiştir.
Bu mesleği icra etmek üzere eğitim bilimlerinin değişik alanlarından mezun olanların, felsefe mezunlarının, YGS’ye girip açıköğretimden herkesin okuyabileceği sosyoloji mezunlarının düzenlenecek kursla; PDR mezunlarının hizmet vereceği alanda istihdam sağlaması, bu kurs sonrasını sadece ekmek kapısı olarak görmesi, aklıma bu ne perhiz bu ne lahana turşusu sözünü getiriyor. Nerde belli bir başarı sırasındaki zeka potansiyeli, analiz düzeyi yüksek, krizleri yaratıcılıkla yönetip önsezileriyle problemleri engelleyecek, her şeyi sadece insan için yapan kişi nerde başka bölüm okuyup ekmek kapısı-ekmek parası olarak çabalayan kişi… Adalet nerde hak nerde? Yarına fayda nerde?
PDR ve Sosyoloji-Felsefe atamasını bir de şöyle düşünelim: Neden trafikte A2 ehliyetli sürücü B ehliyetli sürücünün kullanması gereken otomobili kullanmıyor? Otomobil de motosiklet de aynı yolu kullanıyor; ama donanımları, taşıdıkları yolcu sayısı, uzunlukları farklı, yapacakları manevralar farklı. A2 ehliyetli sürücüye “Al bu otomobil, gaz-fren şuralarda bir yerde” kursu verilirse B ehliyetli olmaz, trafik canavarı olur. PDR’ciler de psikiyatrların yerine atanamaz. Tıpkı B ehliyetlinin E sınıfı araçlarını kullanamayacağı-kullanmaması gerektiği gibi.
Biz PDR’ciler dünyanın kara yolunda değil insanın kafa yolunda yolculuk yapıyoruz. Nerde gaza basıp nerde fren, manevra yapacağımızın 4 yıllık eğitimiyle başladığımız yolculukta bile kendimizi yetersiz görürken farklı bölümlerin kurs alarak bu yola yolcu olması; yarına sorun doğuracağı, geleceğimize trafik canavarı olacağı öngörüzü bizi üzüyor. “Makyajı akıyor farkının, herkesleşiyorsun” diyor bir dizesinde Özdemir ASAF. PDR’nin makyajını (insana bakışını, özelliğini, terapötik becerilerini…) akıtmayın. PDR, sosyolojileşmesin, felsefeleşmesin, herkesleşmesin!
Farkların, farkında olunabilmesi umuduyla…
Sema KÜSMENOĞLU