PDR NE DEĞİLDİR?
Merhaba sevgili okur. Bu yazımda “PDR nedir?” den değil “PDR ne değildir?” den bahsedelim istedim. Malum LYS sonuçları açıklandı. Tercih dönemi başladı. Sonucunu eline alan gidiyor bilirkişinin yanına. Kafasında bir sürü soru “Ne yazsam? Hangi bölümü yazsam? Hangi üniversiteyi yazsam?” En az sınava hazırlık dönemindeki kadar büyük bir stres… Velhasıl tercihini PDR’den yana yapmayı düşünen arkadaşlarımız zaten “PDR nedir? PDR mezunları ne iş yapar? Bir psikolojik danışman ne kadar maaş alır?” gibi soruların cevaplarını merak edip öğrenmişlerdir. Şimdi hem tercih yapacak arkadaşlar için hem biz psikolojik danışmanlar ve adayları için hem de PDR’ye ilgi duyan, PDR’yi merak eden tüm okurlarımız için PDR ne değilmiş gelin bir bakalım.
PDR, bizim toplumumuz tarafından bilinmiş, anlaşılmış, hazmedilmiş bir bölüm değildir.
Zaten birkaç sokak röportajı izlediyseniz halk nasıl bir anlam yüklüyor bu bölüme görmüşsünüzdür. “Petrol Dağıtım Rafineri” ya da “Park Durak Radar” diyen mi dersiniz, giyim mağazası ya da “baba” demek mi diye soran mı dersiniz hepsi var bizim toplumumuzda ne yazık ki.
PDR, yata yata okunan bir bölüm değildir.
Bu bölümü seçmeye niyetliysen ya da bu bölümü seçtiysen yatmayacaksın arkadaşım. Çünkü PDR insanın olduğu her yerde önem arz eden her toplumda önemli bir yeri olan sosyal bir meslektir. Bir psikolojik danışman adayı sosyal ve aktif olup kendini geliştirmelidir. PDR ne bir aylık kursla öğrenilebilir, ne de dört yıllık fakülte ile. -Tabiri caizse- Bir “PDR’ci” kendini geliştirdiği, yetiştirdiği zaman nitelikli ve gerçek bir Psikolojik Danışman olabilir.
PDR, Eğitim Fakülteleri bünyesinde barınsa da öğretmenlik değildir.
Evet. Çalışma alanımız çoğunlukla okullar. Evet. Okullarda da “Rehber Öğretmen” diye biliniyoruz. Ve evet. Hepimiz birer eğitimciyiz. Ama öğretmen değiliz. Matematik öğretmeni matematik öğretir, Türkçe öğretmeni Türkçe, diyelim ki unvanımız “Rehber Öğretmen” Biz ne öğretiyoruz? Bizim unvanımız “Psikolojik Danışman” ve görevimiz öğretmek değil danışmanlık yapmaktır.
PDR, bütün gün odada elinde kahve ile boş boş oturmak, derse girmek istemeyip Pdr odasına gelen öğrenciye izin kağıdı yazmak, mecburiyetten anket yapmak ve arada bir seminer vermekten ibaret değildir.
Bir psikolojik danışman çalıştığı kurum neresi olursa olsun mesleği ile bütünleşmiş, idealist, çalışkan ve yenilikçi olmalıdır. Danışanı ile iyi iletişim içerisinde olmalı, problemler karşısında çabalamalı, bu işi severek yapmalı ve aldığı paranın hakkını vermelidir.
Psikolojik Danışman, deli doktoru değildir.
Toplumumuzun yanlış yargılarından biri de psikolojik danışmanları, psikologları, psikiyatrları aynı kefeye koyup hepsine tek bir ad takmasıdır: Deli Doktoru. Bu yargı toplumumuzda birçok insanın danışmanlık hizmeti ve psikolojik destek almasında büyük bir engel teşkil ediyor. Bizlere takılan ad “Deli doktoru” olurken danışanlara takılan ad ne yazık ki “Deli” oluyor.
Psikolojik Danışman, sihirli değneğe sahip değildir.
Psikolojik Danışman, danışanının problemini şıp diye çözemez. Sihirli bir dokunuşla huzursuzluklara, mutsuzluklara, problemlere son veremez. Zaten problemler danışman ve danışan işbirliği içinde çözülebilir ve bu bir süreç gerektirir.
Son olarak PDR, sevilmeden yapılacak bir meslek değildir.
Puanım hukuka, psikolojiye yetmiyor bari PDR yazayım diyorsan yazma bence arkadaşım. İlgin yoksa yazma. İlgin yoksa, sevmiyorsan okuma bu bölümü, bu mesleği yapma. Eğer bu bölümü sevmezsen, bu bölüme gönül vermezsen hani o okullarda elinde kahvesiyle boş boş oturan “rehberlikçiler” var ya onlardan olursun. Para kazanırsın. Ama aldığın paranın hakkını vermiş olmazsın. Ve bu bölüme gönül vermezsen kesinlikle gerçek bir Psikolojik Danışman olamazsın.