PSİKOLOJİ BİLİMİ IŞIĞINDA
ERGENLİĞİN DOĞASI
Ergenliğin tanımı ve ergen bireyin yaşamında karşılaşabileceği zorluklardan bahsetmeden önce “Ergenler ve Gençlerle Psikolojik Danışmada Proaktif Yaklaşım” konusu üzerinden bir yazı silsilesi yazacağımı belirtmek isterim. Bu yazı silsilesi David Geldard ve Kathryn Geldard’ın yazmış olduğu Doç. Dr. Metin Pişkin’in çevirisini yaptığı ‘’Ergenler ve Gençlerle Psikolojik Danışmada Proaktif Yaklaşım’’ adlı kitabı takip ederek yazılacaktır. Öncelikle ergenlik hakkında kapsamlı bilgilendirme daha sonra yaklaşım hakkında ve son olarak teknik ve yöntemler hakkında bilgilendirmeler yapılarak yazılar nihayete erdirilecektir.
- Ergenliğin Doğası
Ergenlerle çalışma noktasında istekli danışmanlar olduğu gibi isteksiz olan birçok danışmanla da karşılaşabilmekteyiz. Bu genel olarak ergen bireyin içerisinde bulunduğu çalkantılı dönemin zorluklarından kaynaklanabilmektedir. Danışman karşısındaki bireyin içerisinde bulunduğu yaşam döneminin temel özelliklerini bilip, danışanın bu özellikleri, yaşam döneminin gerektirdiği görevleri yerine getirip getirmediğini, hangi noktalarda zorluk çektiğini somutlaştırarak danışana faydalı olmayı amaçlamalıdır. Aksi durumda danışman ve danışan arasında frekans uyuşmazlığı olup, Psikolojik Danışmanın en önemli gerekliliklerinden ‘’güven’’ konusu zedelenebilir. Sağlıklı bir güven ilişkisi kurulamayan danışmalar kısa süreli olup üst basamaklara çıkamayarak sonlanabilir.
- Ergenlik Nedir?
Ergenliğin tanımı kültürden kültüre farklılıklar gösterebilmektedir. Tanımlardan yola çıkarak kullanılan en yaygın tanımı için, yetişkinlik ile çocukluk evresi arasında kalan dönemdir diyebiliriz. Sandviç benzetmesi de ergenlik için kullanılan benzetmelerden bir tanesidir. Ergen birey, bağımlılıktan bağımsızlığa, özerkliğe ve olgunluğa erişmek için çeşitli görevleri yerine getirmek için uğraşır. Yani yetişkin gibi davranmaya çalışmakta ama hala çocukluktan da tam olarak sıyrılmadığını görmekteyiz, diyebiliriz. Bu dönemde fizyolojik, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik pek çok değişiklik ergen bireyde gözümüze çarpmaktadır. Örneğin biyolojik olarak boşalma yaşayan bir erkek çocuğu, ya da ilk adet gören bir kız çocuğu gerekli bilgilendirmeler yapılmamışsa, bu duruma hazır değilse, bilişsel, duygusal ve davranışsal olarak olumsuz etkilenebilir. Ergen bu değişiklikleri sağlıklı bir şekilde yaşar ise ergenlik dönemini sağlıklı bir şekilde geçip, kişilik gelişiminde yaralar almaz. Ancak tam tersi durumlarda ergen, kimlik gelişimi noktasında ciddi problemlerle karşılaşabilmektedir.
Ergenlik çağındaki bireylerin, çeşitli araştırmalar sonucunda, kaçınılmaz olarak aşağıdaki zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını görmekteyiz.
1) Biyolojik Zorluklar
2) Bilişsel Zorluklar
3) Psikolojik Zorluklar
4) Sosyal Zorluklar
5) Ahlaki ve Manevi Zorluklar
1) Biyolojik Zorluklar
Biyolojik zorluklar noktasında ele alınması gereken konular; fizyolojik değişiklikler, cinsel değişiklikler ve duygusal değişikliklerdir.
Bu dönemde fiziksel olarak birçok değişiklik meydana gelmektedir. Özellikle boy, ağırlık, omuz genişliği, kas ve iskelet sistemi hızla gelişir. Bu gelişmelerle beraber ergen bireylerde sakarlık baş göstermeye başlayabilir. Özellikle erkek çocuklarda kamburlaşma göze çarpmaktadır. Ses telleri, göğüste ve belli bölgelerde tüylenmeler meydana gelir. Yüzde sivilceler ve siyah noktalarda artış göze çarpar. Vücuttaki yağ oranının artması deri gözeneklerini tıkayabilmekte, tüylenmeler ise kokulara sebep olabilmektedir. Bu özellikler kişiden kişiye değişebilir. Kimisinde biraz erken kimisinde ise biraz daha geç olabilir. Bu dönemde özellikle bu özellikleri geç yaşayan ergen bireyler kendilerini kötü hissedebilmekte ve ters giden bir şeylerin olduğunu düşünebilmektedirler.
Cinsel değişiklikler ergenlik döneminde östorojen (kız) ve testesteron (erkek) hormonlarının salgılanmasında önemli derecede artış olur. Hormonların salgılanmasındaki artış cinsel arzuları ve isteklerde de artışları tetikler. Bu bazen ergenlerde suçluluk hissetmelerine sebep olabilmektedir. Bu dönemde yine bu değişikliklerle beraber cinsel kimlik gelişimi de önemli bir görev haline gelir. Erken ergenliğe giren kızlarda içine kapanma, erkekler de ise girişkenlik gözlemlenebilmektedir.
Duygusal olarak ise bu dönemde salgılanan hormonların ergen bireylerin duygusal durumlarını etkilediğini söyleyebiliriz. Ancak bu durumdan duygusal durumlarını sadece hormonların etkilediği anlaşılmamalıdır.
- Bilişsel Zorluklar
Ergenlik dönemiyle beraber somut işlemler döneminden, soyut işlemler dönemine geçişler başlar. Birey soyut düşünme, eleştirel düşünme, hayaller kurma ve yaratıcı düşünmeyi öğrenir. Çocukluk dönemi düşüncelerinden sıyrılmaya çalışan birey üst düzey bilişsel becerileri kullanmak ister. Ancak bunları yeni yeni uygulamaya başladığı için de bazen problemlerle karşılaşabilir. Etkili neden sonuç ilişkisi kurgulayamayıp sorunlar yaşayabilmektedir. Benmerkezci düşünceler de bu dönemde yine artar ve ergen birey kimsenin kendisini anlayamayacağı düşüncesine kapılabilir. Herkesin gözünün onun üzerinde olduğu düşüncesi yine kendisini meşgul eden düşüncelerdendir. Eleştirel bakış açısı bu dönemde geliştiğinden ergen bireylerin bu yönlerini olumlu yönde kullanmalarına destek olunmalıdır.
- Psikolojik Zorluklar
Ergen bireyler fiziksel ve bilişsel zorluklarla beraber psikolojik zorluklar içerisine de girmektedirler. Özellikle yeni bir kimlik edinme, hayatını kendisi özgür olarak idare etme gibi istekleri olabilir.Yani ergenler hayatlarının direksiyonlarını çoğu zaman kendileri tutmak ister. Aileler direksiyonu tutmasına izin vermeli ancak vites değişikliklerinde çocuklarına destek olmalıdırlar.Erikson’un kişilik gelişim kuramında kimlik kazanımına karşı rol karmaşası basamağı kimlik gelişiminde ergenlik döneminin üzerinde durur. Bu dönemin en önemli özelliği, ergenlerin kişisel kimlik oluşturmadaki çabalarıdır. Bu dönem etkili yollarla başarılamadığı takdirde bazen aileler, bazen okul bazen de toplumsal açılardan zor geçen bir sürece dönüşebilir. Kişisel gelişimini kazanmakla beraber, toplumla uyumlu bir şekilde yaşayan ergenlerin süreci olumlu geçtiğini söyleyebiliriz. Yine gençlerin ruh hallerinde sık sık değişikler olduğu gözlemlenebilmektedir. Duygularını uçlarda yaşayabilmektedirler.
- Sosyal Zorluklar
Kişisel kimlik gelişimini geliştiren birey bir yandan da toplumun isteklerini yerine getirmekle uğraşır. Aile, akran çevresi, sosyal imkanlar, ve okul bireyin birinci derecen etkilendikleri ve etkiledikleri gruplardır. Bu dönemde özellikle aile ergen bireyin hala çocuk olduğunu düşünerek, çocukluk döneminde uyguladığı yöntemleri kullanabilir. Bu yöntemler bilişsel, biyolojik ve duygusal olarak değişen ve değişimi devam eden ergen bireyde işe yaramaz. Aile işe yaramayan yöntemlerin ve sözünü dinletememenin verdiği baskıyla ergen bireyler de ailelerinin kendilerindeki değişikliği anlayamamaları düşüncesiyle problemler yaşayabilmektedirler. Özellikle ev dışında aileden bağımsız etkinliklerde bulunmak isteği bu dönem yine en çok karşılaşılan durumdur. Anne babalar kendi istedikleri zamanlarda özellikle ergenlerle problemleri üzerine konuşmak isteyebilirler. Ergenler ise daha uygun ve kendilerinin hazır oldukları bir zaman diliminde konuşmayı isterler. Özellikle baskıcı aileler ve ilgisiz aileler de ergenlik döneminin çocuğun gelişimi açısından sağlıklı geçmediğini söyleyebiliriz.
- Ahlaki ve Manevi zorluklar
Ergen bireylerin ahlaki gelişimleri söz konusu olduğunu özellikle sosyal süreçler ve kişisel kimlik gelişimi akla gelmektedir. Özellikle Kolhberg’in ahlaki gelişim konusunda yapmış olduğu çalışmalar göz önüne alınarak yorum yapabiliriz. Kolhberg; gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası ahlaki evreler olmak üzere kuramını üç evrede geliştirmiştir. Kolhberg ergen bireylerin çoğunun üçüncü evreye ulaşmadığını belirtir. Piaget ise ahlak öncesi, dışa bağımlı ahlak ve ahlaki özerklik olmak üzere ahlaki gelişim kuramını üç evrede açıklamıştır. Ergen bireylerin ahlaki özerklik evresinde olduklarını belitir. Ve kurallara uymanın zorunlu olmadığını gerektiğinde kuralların sorgulanabilirliğini ve değiştirelebilirliğini bilişsel olarak düşündüklerini açıklar. Manevi olarak özellikle 5-6 yaşlarında çocuklar kendi inanç sistemlerinin yeryüzünde egemen olduğunu düşünmektedirler. Ancak ergenlikle beraber ergen birey çevresinde farklı inanç ve değerlerin de olduğunu fark eder. Bunları kendi inanç ve değleriyle karşılaştırır. Kendi inanç ve değerlerini sorgulayabilir.
Buraya kadar olan kısımda Ergenliğin genel doğası üzerinde duruldu. Bir dahaki yazıda ‘’çocukluk yaşantılarının ergenlik dönemine etkisi’’ konusu ele alınacaktır.
Kaynakça
Geldard, K. & Geldard, D. (2013).Ergenler ve Gençlerle Psikolojik Danışmada Proaktif Yaklaşım. Ankara: Sayfa 3-18.