PSİKOLOJİK DANIŞMANIN EŞCİNSELLERE KARŞI YAKLAŞIMI
İnsanlığın kendisine benzemeyen her türlü nesneyi faaliyeti insanı yadırgaması, önyargıyla yaklaşması ve onları hayatlarına kabul etmemesi evrensel bir sorundur. Bunu toplumlara indirgediğimiz zaman da özellikle Türkiye toplumunda bu bariz bir şekilde hissedilir.
İnsanlığın hala alışamadığı ve alışması da tahminimce kolay olmayacak bir eşcinsellik sorunsalıyla karşı karşıyayız. Tıp dünyasının bile hastalık mı tercih mi sorusuna cevap bulamadığı bir sorun aslında. İnsanlarda yüksek düzeyde bir homofobi oluşmuş durumda. Biz psikolojik danışmanlar olarak da toplumun bu alışma sürecinde eşcinsellere yardımcı olmak. Yardım sürecinden önce tanımlara bakalım.
LGBT; lezbiyen ,gey , biseksüel ,transgender sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. 1900'lardan itibaren kullanılmaya başlayan "LGBT", eşcinsel hakları mücadelesinde kullanılan çatı kelimedir.
Homoseksüel(Eşcinsel):Aynı cins veya cinsiyetteki insanlar arasındaki romantik, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Kadın eşcinseller lezbiyen erkek eşcinseller ise gey olarak tanımlanmıştır
Erkeklerde Cinsel Farklılaşma
Baba figürünün yok olması, yani bağlanma yaşayacak bir babanın fiziksel olarak bulunmaması durumunda veya babanın fiziksel olarak olmasına rağmen çocuğa kendini güvende ve istenilir hissettiremeyen bir baba eşcinsel eğilimin temelinde yatan faktörlerden biridir.
Kız çocuklarda Cinsel Farklılaşma
Kadın eşcinselliğinin (lezbiyenlik) gelişimini tetikleyen birçok neden olmakla beraber bilinen en temel 4 neden şöyle sıralanabilir.
Birincisi erkeklerde olduğu gibi bağlanma süreçleri ile ilgili. Kız çocuğun anne ile bağlanma süreçlerinde sorun yaşaması, kendi cinsine uzak kalmasına, daha çok karşı cins ile yakınlaşma içine girmesine, onları tanımasına ve dolayısı ile ergenlik döneminde kendi cinsine olan merakına cinsel dürtülerin eklenmesine yol açar.
İkinci neden anne sevgisi arayışıdır.
Üçüncü neden ise; kadının karşı cins tarafından zarara uğramış olmasıdır.
Dördüncü faktör ise; duygusal bağımlılıktır.
Bu Konuda Psikolojik Danışman Ne Yapmalı?
Ailesi tarafından “düzelsin” diye terapiye getirilen eşcinsellerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Aynı şekilde içselleştirilmiş homofobi nedeniyle suçluluk ve utanç hisseden eşcinseller de az değil. En çok ergenlikte bedenin keşfiyle ortaya çıkan cinsel duygular önce bir şok yaratabilir. Bunu sıklıkla bir inkar evresi ve daha sonra da bir depresyon/öfkelenme evresi takip eder. Bunların nihayetinde kabullenme ve uyum evresine geçilir. Bir eşcinsel için bunları paylaşacak biri olmaması, bunları konuşamamak ruh sağlığı sorunlarına yol açabilir. İşte eşcinsellerin terapiye ihtiyaç duyabilecekleri nokta budur. Psikolojik danışmanlar olarak kişinin bu süreci en iyi şekilde atlatmasını sağlamaktır.
Terapide ilk hedef olarak ;
Danışanın kendini kabullenmesini, kendiyle barışmasını sağlamak, onu dış dünyadan gelebilecek tepkilere karşı hazırlamaktır. Birey kendisini kabullenip içselleştirmiş homofobisini aştıktan sonra saydığımız evrelerde süreci iyi atlatması için yardımcı olacağız.
Terapinin amacı;
Eşcinsel kişinin cinsel yönelimini değiştirmek değil, kişinin bu süreci geçirmesini kolaylaştırmak ve uyumunu sağlamaktır. Cinsel yönelimin değiştirilmeye çalışılması etik ve ahlaki değildir. Bir uzmanın cinsel kimlik ve yönelimlerle ilgili işi ancak ve ancak, tüm azınlıklar ya da farklılar gibi ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel istismara maruz kalma olasılığı, “farklı” olmanın psikososyal yansımalarını ve yönelimini yaşam bütünlüğüne katabilmenin yollarını araştırmak ve bu bağlamda el uzatmak olabilir.
MEHMET KAYA