RESİM (GÖRSEL) YORUMLAMA SÜRECİ
Yaşamımızda tüm duygu, düşünce ve deneyimlerimizi kelimeler ile ifade edemeyiz. Bir terapist için en zor çalıştığı gruplardan birisi çocuklardır. Çocuklar sizlere her zaman içindekini açmak istemeyebilir. İstese bile bunu her zaman kelimeler ile size aktarmayabilir. Bu noktada en çok başvurulan yöntem çocuğa bir resim çizdirilmesidir. Bu resim ile siz çocuğun aile içinde iletişiminden arkadaş çevresine kadar bilgi edinebilirsiniz. Tabi bunun için öncelikle iyi bir görsel yorumlama donanımına sahip olmalısınız. Sadece psikoloji ve rehberlik ve psikolojik danışmanlık gibi alanlarda değil günlük yaşamımızda da görsel yorumlama bizim için önemli bir detaydır. Dışarı çıktığınız zaman trafik işaretleri, evinizde televizyonda akıllı işaretler, telefonunuzda sosyal medya yani görseller bizim yaşamımızı dört bir yandan sarmış durumdadır. Yaşamımızı görseller bu kadar sarmış durumdayken görselliğin diğer bir önemi ise ses ile öğrenme ve iletişime göre daha fazla akılda kalıcı olmasındandır. Bizlerin yazılı metinler dışında bu görsellere anlam yükleme sürecine görsel yorumlama denilmektedir.
Görsel yorumlamanın gerçekleşmesi için yorumlama aşamasından önce gerçekleşen 3 süreç bulunmaktadır. Bunlar:
1) İletim: Bu aşama görsel yorumlamanın başlangıç aşaması olup bizler burada çevremizde karşılaştığımız görselleri beynimize iletiriz. Yani bir nevi okuma aşamasıdır.
2) Anlama: Bu aşamada ise geçmiş yaşantılarımıza dayanarak bizler burada beynimize ilettiğimiz görselleri bu benim işime yarar, bu benim için faydalıdır diyerek seçiyoruz.
3) Zihinde yapılandırma: Bu seçmiş olduğumuz görselleri sınıflama, sıralama, ilişki kurma ve değerlendirme gibi süreçlerden geçirerek beynimizde bu görsellere dair şemalar oluşturmaktayız. Bu şemalara dayanarak ise görselleri yorumlamaktayız.
Görsel yorumlama dediğimiz zaman sadece görsellere bakılarak yapılan yorum olarak düşünmemeliyiz. Okuma ve dinleme yanında gözlemleyerek de öğrenebiliriz. Bu sadece bizler için değil tüm canlılar için geçerlidir. Kırmızı ışıkta bekleyen bir köpek kendisine kırmızıda bekle diyerek değil insanların beklemesini görmesi sonucu bunu öğrenmiştir. Bizlerde böyle öğrenmekteyiz. Bebeği olan bir anne baba bebek bakımını anne ve babalarına başvurarak öğrenebilir. Bebeğin altının değiştirilmesini annesini izleyerek öğrenen bir kadın bunu bebeği olduğu zaman kolaylıkla yapabilecektir. Sadece görseller ile değil yaşantımızdaki gözlemlerimiz ile bunu yapmak mümkündür.
Görselliğin hayatımızda bu kadar geniş bir yer tutmasının diğer bir sebebi ise teknolojinin hızla gelişmesidir. Hızla gelişen teknoloji ile görsel yorumlamada hızla artmakta ve gelişmektedir. Örneğin geçmişime baktığımız zaman fotoğraf makineleri siyah beyaz çekmekteydi. Veya televizyonlar son döneme kadar siyah beyaz göstermekteydi. Bizler de buna göre yorum yapmaktaydık. Ancak son zamanlarda artık renkli hayatımızı televizyon ve fotoğraf makinelerinde yansıtmamız sonucu yaptığımız yorumlarda da artış oldu.
Siyah beyaz bir fotoğrafta insan topluluğuna baktığınızı hayal edin. Kalabalık insanlar var. Belki var ise şu şu araçlar var ve deniz var gibi yorumlarda bulunuruz. Ancak fotoğrafın renklenmesi ile bunlara ek olarak insanlar genelde şu renkte şu tarz kıyafetler giymektedir. Bu yüzden bu fotoğraf şu döneme ait bir fotoğraf olabilir diyebiliriz. Veya doğanın rengine bakarak fotoğraf sonbaharda çekilmiş diyebiliriz. Yani teknolojinin gelişmesi ile görsel yorumlamadaki fikirlerde de artış olmuştur.
Veriler Nerde Saklanır?
Görsel yorumlama ile elde ettiğimiz verileri simgesel bellekte saklamaktayız. Bu belleğin en önemli özelliği kalıcı ve dayanıklı olmasıdır. Bu bellekte sakladığımız veriler aslında bizim gelecek için başvuracağımız deneyimlerimizdir. Bizler bir görseli yorumlamak için çoğunlukla geçmişe ve deneyimlerimize başvurmaktayız. Buna ise yapılandırmacı yaklaşım demekteyiz. Düşünecek olursa bir resim düşünün. Resimde insanlar, atlar ve evler var. Çiftlikte büyümüş bir insan için buradaki insan ve atlar o dönemini çağrıştıracak ve bireyin yorumları da bu doğrultuda olacaktır. Ancak savaş döneminden yeni çıkmış ve dramatik olarak kötü olaylar yaşamış bir birey için at ve insanlar savaşı hatırlatabilir. Bireyin yorumları da bu yönde olacaktır.
Yaşamda görsel yorumlamaya bu kadar başvurmamızdaki diğer bir sebep ise: Dikkat çekici olup okuması daha kolaydır ve akılda kalıcıdır. Bir savaşı anlatacağınızı düşünün. Orada şu kadar sayıda insan vardı. Savaş alanında insanlar birbirlerine doğru akın akın koşmaktaydı. Bunu sayfalarca yazdığınız zaman insanlar için bu bir zulüm olabilir. Çünkü okumak için bir heves uyandırmayacaktır. Aynı zamanda yazılı bir metni okumak için çoğu zaman sessiz bir ortam gerekecektir. Ve böyle bir metin akılda kalıcı olmayacaktır. Ancak siz bu savaşı bir tabloya dökerseniz o zaman insanlar bunu görseli okumak için daha hevesli olacak ve çoğu zaman sessiz bir ortama ihtiyaç duyulmadan kolayca okunabilecektir..
Unutmayınız fotoğrafı çeken makine değil insandır. Bu yüzden çektiğiniz fotoğrafları bir makineye hapsetmeyin beyninizde saklayın.
İbrahim Can YURDUNUSEVEN/Osmangazi Üniversitesi PDR Lisans Programı