TİMAŞ TARİH KİTAPLARI ÖZGÜN KONULARI ELE ALIYOR
1) 28 Şubat'tan 15 Temmuz'a
Siyasetin neredeyse her on yılda bir darbelerle ve muhtıralarla kesintiye uğradığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Askeri vesayetin, adeta Demokles'in kılıcı gibi siyaset kurumunun tepesinde durduğu ve arada bir onu "hizaya çektiği" bir coğrafyada...
Eğer Türkiye'nin son yirmi yıllık siyasi tarihini parantez içine alacak olsak, muhtemelen iki önemli tarih ön plana çıkacaktır: 28 Şubat 1997 ve 15 Temmuz 2016. Başlangıç noktası, literatüre "postmodern darbe" diye geçen 28 Şubat'ta, dönemin hükümeti istifaya zorlanmış ve "irtica" etiketiyle birçok insan baskı ve zulüm görmüştü. Parantezin kapandığı nokta olan 15 Temmuz 2016 ise, askeri vesayetin de sona erdiği tarih olarak tarihe geçmiş oldu. Bir bakıma, iki parantez arasında, Türkiye kendini yeniden inşaa etti ve sivil siyaseti hâkim kıldı.
Adnan Tanrıverdi, 2000'li yılların başlarından itibaren, "askeri vesayet"in sona ermesi adına, bizzat emekli bir asker olarak en ön sırada mücadele edenlerden biri. Yazar, son yirmi yıl boyunca, Türkiye'deki iç ve dış siyasette yaşanan gelişmelere dair görüş ve önerilerini kamuoyuyla sıcağı sıcağına paylaştığı birçok metin kaleme aldı. Bu kitapta, bu metinler, tematik bir bütünlük de göz önünde bulundurularak bir araya getirildi. Türkiye'nin son yirmi yılına dair siyasi bir hatırat okumak isteyenlere...
2) Medine Müdafaası
Evlatlarım!
Bir söz verdik. 'Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz' diyerek. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ta ki son mermi, son er ve son kana dek.. Bu azim, bu kararlılık bize dayanma gücü verecektir. Bunu hiç unutmayın! Ümitsiz olmayınız.
Bakın, bayrağımıza iyi bakın. Herhangi bir bayrak değildir o. Şu an devletimizin düşen birçok kalesi var. Ele geçirilen birçok şehri var. Ama burası son kaledir. Devletimizin son direnme noktasıdır. Belki bizim bu gayretimiz diğerlerine de örnek olursa, her yerde ittifak etmiş düşmanlara, yedi düvele karşı koyarız!
Fahrettin Paşa
Birinci Dünya Savaşı’nda askerimiz birçok cephede çarpıştı. Bu çarpışanlardan bazıları da Medine’deydi. Etrafları kuşatılmıştı. Yokluk içindeydiler. Ancak onlar ellerinden geleni sonuna dek yapmak için kararlı ve azimliydiler...Çamurlu su içtiler, hurma çekirdeklerinden ekmek yaptılar. En önemlisi çekirge yediler… Sadece düşmanla değil, açlıkla, susuzlukla ve sıcakla da çarpıştılar.
Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, işte bu kahraman askerleri ve bin bir zorluk içinde görevini hakkıyla yapmaya çalışan Fahrettin Paşayı anlatmak için kaleme alınmıştır.
Bu kitap; okurları tarihimizin acılarla dolu bir sayfasına, cesur, inançlı, şerefine düşkün, görevine sadık, bayrağına, vatanına, milletine bağlı askerlerin verdiği mücadeleye tanıklığa davet eden bir fedakârlık öyküsü.
3) Selçuklular, Osmanlılar ve İslam
Müslüman Türk devlet ve toplum geleneğinde değişik boyutlarıyla İslam’ın yeri ve işlevi konusu, belki ilk bakışta Kristof Kolomb’un yumurtası gibi basit görünebilir. Ama temelde bu, Türk devletlerinin iç ve dış politikalarını, toplumlarının yapısını doğru ve gerçekçi olarak anlamamız ve analiz etmemiz konusunda önemli ve karmaşık rolü olan bir problemdir. Bu itibarla yüzyıllara yayılan uzun soluklu bir tarih sorunsalı olarak zihniyet, kullanılan araçlar, uygulanan yöntemler ve elde edilen sonuçlar olarak ciddi bir şekilde tartışılmayı hak ediyor.
İşte günümüz tarihçilerinden Ahmet Yaşar Ocak, Selçuklular, Osmanlılar ve İslam / Tespitler, Problemler, Öneriler adlı kitabında bu sorunsalın siyasal, kurumsal, toplumsal, tasavvufi ve itikadi boyutlarını, Mehdîlik ve Mehdîci hareketler gibi toplumsal ve mistik ağırlıklı halk hareketlerine yansıyan yönlerini irdeliyor. Devlet, toplum ve İslam ilişkisi probleminin muhtelif yönlerini tarihsel gelişimi ve yansımaları bağlamında kendine özgü yaklaşımıyla sergilemeye çalışıyor.