AİLE İÇİ ŞİDDET VE ÇOCUK
Çocuk açısından, şiddet görmek kadar olumsuz etki yaratan diğer bir durum da şiddete tanık olmaktır.
AİLE İÇİ ŞİDDET VE ÇOCUK
Öndeki sürücü arabasını hatalı kullandığında ya da trafik yoğun olup ilerlemediği zamanda arabasından beyzbol sopasıyla inen sürücü, çarşıda gezerken annesinden oyuncak isteyen çocuk ağlayınca tehdit eden anne, yemeği beğenmediği için eşini azarlayan koca, yeni doğan bebeği çöpün yanına koyan kadın, okul bahçesinde topu vermediği için arkadaşına vuran öğrenci… İnsanlar arası ilişkilerde hemen beliriveren kızgınlık ya da öfke sonucu oluşan şiddet!
Şiddet, bireyi fiziksel ve psikolojik olarak kaba kuvvet ve baskıyla örseleyen, casino dünya bireyi inciten her türlü davranıştır. Bu bir tür karşı tarafı baskılamaya yönelik ve saldırmaya meyil veren harekettir (Taşdan, 2009). Fiziksel ya da ruhsal olabileceği gibi kişilere karşı baskıcı tutumdan gelen sertlik olarak nitelendirilebilir. Şiddetin birçok çeşidi vardır: Psikolojik, cinsel, fiziksel, sözel, ekonomik (Atman, 2003).
Aile içi şiddet ise eşlerin birbirlerine, çocuklarına ya da evde birlikte yaşadıkları aile bireylerine karşı gösterdikleri saldırgan ya da baskıcı tutumlardır. Aile içi şiddette, şiddete uğrayan kişi bedenen, ruhsal, cinsel ya da maddi anlamda tahribata uğrayabilir (T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 2009). Çocuğun derslerinden düşük not aldığı için ebeveyn tarafından dövülmesi, kadının kocasının annesi tarafından kötü davranışlara maruz kalması, kadının eşi tarafından maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmaması aile içi şiddete örnek verilebilir. Ev hanımı olan ya da herhangi bir maddi gelire sahip olmayan kadının kocasından para istediğinde, kocanın “Her gün para istemenden bıktım. Yok para falan” demesi de aile içi şiddete örnek gibi gözükmeyen ama psikolojik ve ekonomik açıdan bakıldığında aile içi şiddeti barındıran bir örnektir.
Türkiye’de aile içi şiddet istatistiklerine bakıldığında azımsanmayacak bir orandan söz edilebilir. 2014 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yapmış olduğu araştırmaya göre, Türkiye’de şiddete maruz kalan kadınların oranı %36’ya yakındır. Yani yaklaşık olarak her 10 kadından 4 ‘ü birlikte yaşadığı kişi ya da eşi tarafından şiddet görmektedir (Türkiye İstatistik Kurumu, 2016).
Aile içi şiddet gören çocukların oranlarına bakılacak olursa, şiddete uğrayan çocukların oranı %74’e, şiddete tanıklık eden çocukların oranı ise %80’e yakındır (Çocukların Ev İçinde Yaşadıkları Şiddet Araştırması,2012). Ebeveyn tarafından çocuğa uygulanan aile içi şiddette, ebeveynlerin neden şiddet eğilimli davranışlar gösterdiği sorulmuştur. Ebeveynler, çocuklarına uyguladığı şiddetin nedenine öfkelendiğinde kendini kontrol etmekte zorlandıklarını ve şiddetin çocuklar üzerinde etkili olduğunu söylemişlerdir. Ebeveynlerin şiddet nedenlerine yönelik oluşturduğu bu iki olumsuz algı üzerinde çalışılarak, değiştirilmelidir (Aile Çocuk Şiddet, 2014). Türkiye’de şiddet bağlamında yapılan araştırmalara bakıldığında çocukların ve kadınların dezavantajlı grupta yer aldığını söylemek mümkündür.
Uzun zaman zarfında anne ve babayla birlikte olan çocuk, yaşamın ilk yıllarında kendisine bakım veren kişilere ihtiyacı vardır. Hayata karşı korumasız olan çocuk için şiddete hedef olmak kolaydır. Çocuğa bakım verenler çocuğa en yakın olan kimselerdir. Bu nedenle çocuğun yaşamak için daha korumalı ve güvenli yere sahip olmaması ve farklı yaşam tarzının varlığının farkında olmamaları, şiddeti meşrulaştırarak yıllarca çocuklara karşı kullanılmasına neden olmuştur (Bulut, 2010). Çaresizlik ve ezilmişlik içinde olan bu çocuk şiddeti normalleştirebilir ya da kaçış yolu olmadığını bildiği için şiddete maruz kalarak yaşamına devam edebilir. Bu konuda ailelerin ve çocukların farkındalık düzeyleri geliştirilmelidir.
Çocuk açısından şiddet görmek kadar olumsuz etki yaratan diğer bir durum da şiddete tanık olmaktır. Babasının annesine bağırdığını ya da küfürler savurduğunu belki de dövdüğünü gören çocuk, psikolojik açıdan örselenir. Çocukta kaygı, güvensizlik ve korku oluşur. Anne ve babasını rol model alan çocuk cinsiyetine göre de şekil alacaktır: erkekse, kadınlarla ilişkilerinde kadını ezme ve aşağılama davranışlarına gidecek, kızsa, erkeklerle ilişkilerinde erkeklere boyun eğen, susan, ezilen bir tavır alarak iletişim kuracaktır (Taşdan, 2009).
Anne babaların çocuğa karşı göstermiş olduğu tavrın önemi de büyüktür. Destekleyici ortamda büyüyen çocuklar ebeveynlerinin desteğiyle birlikte doğru ve yanlışı kolay bir şekilde ayırt edebilmekte, düşüncelerini sağlıklı bir şekilde örgütleyebilmektedirler. Destekleyici ailede büyüyen çocuk sevgi ihtiyacını ödünleyerek gelecek ilişkilerinde sağlıklı yapıtaşları oluşturacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk çocukların eğitimine ve korunması gerekliliğine vurgu yaparak şu sözleri söylemiştir: “Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.” Geleceğe ışık tutan çocuklarımızı her türlü şiddet ve ihmalden koruyarak, onlara yaşanabilir günler sunmak biz yetişkinlerin en önemli vazifelerindendir.
KAYNAKÇA
1) Aile Çocuk Şiddet. (2014). Türkiye'de 0-8 Yaş ArasıÇocuğa Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması. İstanbul.
2) Atman, Ü. C. (2003). Kadına Yönelik Şiddet; Cinsel Taciz/ Irza Geçme. sted , 333-335.
3) Bulut, M. (2010). Şiddet ve Çocuk. Ankara: Öz Baran Ofset.
4) Çocuğa Karşı Aile İçi Şiddetin Önlenmesi. (2012). Çocukların Ev İçinde Yaşadıkları Şiddet Araştırması. İstanbul: Genç Hayat Yayınları.
5) T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü. Aile İçi Şiddetle Mücadele El Kitabı. Ankara.
6) Taşdan, D. (2009). Çocuk ve Şiddet. İstanbul: Babıali Kültür Yayıncılığı.
7) Türkiye İstatistik Kurumu. (2016, Mart 7). İstatistiklerde Kadın. Şubat 12, 2017 tarihinde TÜİK: https://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21519 adresinden alındı
Büşra VATANSEVER
Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Rehberlik ve Psikolojik Danışma(İÖ)
Bu haber toplam 8945 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.