ÖSYM'den İnanılmaz, Müthiş, Süper Birkaç Özeleştiri!

ÖSYM'den İnanılmaz, Müthiş, Süper Birkaç Özeleştiri!

ÖSYM olarak düşündüük, taşındık.

Aşağıdaki meseleleri dank diye fark ettik:

  • YGS-DGS, ALES-KPSS, KPDS-ÜDS, ..SS derken, bu öğrenci milletini onlarca kez sınav cenderelerinden geçiriyoruz. (Sınav olmalı tabii ki ama araç olmalı. Sadece kaliteyi belirleyen bir ölçüt olmalı. Şimdikiler gibi “seçme veya eleme” sınavı olmamalı, yeterlilikleri ölçebilmeli…)

  • Şu ana kadar yaşadıkları ömrün dörtte üç buçuğunu okulda geçiren bu öğrenciciklere, eğitim sürecindeki imtihanlar yetmezmiş gibi, bir de bümbüyük sınavlar yapıyoruz. Üstelik bu sınavlarda tuvalete bile gitmelerini yasaklıyoruz.

  • Arabasıyla gelen yavrucaklar, okulun bahçesindeki münasip bir yere anahtarlarını gömüyorlar.

  • Bozuk para getirenler, sınav günü için pusuya yatmış kantinlerde, 5 katı fiyatına ürünleri satın alarak, böylece paracıklarını heba etmemiş olmanın sevincine kapılıyorlar.

  • Hem üst arama olayını da bu kadar abartmamalıyız sanki. Zaten soruları çalan organizatörler, çalıntı ikinci el soruları mail bohçalarına yükleyip, kamyon kamyon götürmüşler. Tatmin sağlama yöntemimiz olarak, kapıdan gireni iç çamaşırına kadar aramamızın pek bir anlamı yok gibi… Evet evet, artık eminiz ki yok.

 

 

 

Heee...

Yine düşündük ki; kuralları hep sınava girenlere uyguluyoruz. Biraz da iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına, hatta her ikisini de kendimize batırarak özeleştiri yapalım, değil mi ama?

Bu bağlamda, bizim adımıza sınav salonlarında ve binalarında uygulama yapan yetkililerin, aşağıdaki maddelere dikkat etmelerini üçüncü bir emre kadar şart koşuyoruz:

Güvenlik: CIA ajanı değilsin koçum, heyecan yapma.

Salon başkanı: Altı üstü onlarca kez yapılan bu sınav türünün, uygulandığı binlerce salondan birinin 3 saatlik sorumlususun. Ülke yönetiyormuş moduna girmene hiç gerek yok canım. Hele hele, “ben kül yutmam” ayaklarına yatıp, ne kendini ger ne katılımcıları…

Bayan gözetmen: Sınav günü, sınıf içinde bir o yana bir bu yana dolaşarak, hiiç öyle "Şenay Akay'mış mıyım ben ya, farkında değildim de" havalarına girme. Sınav gününe özel olarak, dolabındaki en iğrenç parfümü kullanma sakın. Saçlarını abartılı şekilde yapmana gerek yok. Biz ÖSYM olarak, bebelerin yeterince ümüğünü sıkıyoruz zaten, kimsenin sana bakacak mecali kalmayacak. Bir de, 7 km’lik topuklu ayakkabılarını lütfen giymesen? Lütfen bak lütfen çıkar onları ayaklarından. Ne o öyle, takur tukur takur tukur, bir yıldır bu sınava hazırlanan öğrencinin başının içi, senin 5+1 ayak seslerini çekmek zorunda değil.

Erkek gözetmen: “Sessiz konuştuğun” iddiasıyla, politikadan-spordan konuşacak mekan olarak sınav salonunu seçme. Fısıltı, en gıcık eden konuşma biçimidir. Ne duyabilirsin, ne duymazsın. Fıs fıs konuşmak, kıs kıs gülmek kadar sinir bozucu... Sonra cığıma, diğer gözetmenlere karşı kendini ispatlanmana gerek yok. Basit bir mesele bu: Orada durmak… Hele hele bayan gözetmene, kur yapmaya kalkışma. Ne o öyle, ne kadar çok konuşursan "ben anlayışlı biriyim, konuşkan-dinleyengen bir erkekim" imajını o kadar fazla vereceğini sanmalar falan...

Kimlik Kontrolü, sınava giren kişinin “o” mu olup olmadığını araştırma, optik formdaki “bu kişi embesil değildir, kitapçık numarasını doğru kodlamıştır” mealindeki şıkkı işaretlemek gibi bilumum ayak işlerini ayakta yapan zat: Tam sınavın en can alıcı noktasında, şu gıcık işlerini yapmaya başlama. Sınav başlamadan önce yap şunu ya! Veya sınav bittikten sonra 2 dakika beklet milleti ve öyle hallet meseleyi. Duyuyoruz ki; öğrenci, tam kompleks bir matematik sorusuyla cebelleşirken, gidip başına tebellaş oluyormuşsun. Zebellah gibi dikiliyormuşsun. Öğrencinin de, kitapçığı alıp kafana indiresi geliyormuş ama nazik bir kurban olduğu için yapmıyormuş. Sen yine de nabız ölçme, sabır taşı nasıl çatlar diye deneme. Tamam mı sevgili ÖSYM’nin, biricik temsilcileri… Olur değil mi?

Genel olarak gözetmenler: "Bitse de gitsek" ifadesini yüzlerine yansıtarak, sınıfın bir ucundan diğer ucuna yürümekten vazgeçsinler mesela. Çünkü onların gözlerinde uzayan sınav süresi bize 15 dk hadi en fazla yarım saat gibi geliyor.Ve de en önemlisi mümkünse gözetmenler başımızda dikilip; "Bu sene ne sormuşlar bu yavrucaklara acaba" diye merakla bakarak, bizimle birlikte soruları okumasınlar. Tamam, onlar da bizim gibi ilk kez görüyorlar soruları ama çok rahatsız edici oluyor başımızda beklemeleri...

Sevgili optik formlar konusu: Teknoloji bu kadar gelişmişken mesela (teknoloji çağı denilir zamanımıza) şu optik formlara da bir çare bulunabilir. Zira özenle hazırlanmış ve kağıdın üstünde nasıl işaretleneceği örneklerle anlatılan dairelerin içini taşırmadan dolduralım derken, sınavın havasından çıkabiliyoruz.

ÖSYM'nin siz pıtırcıklarına, yani değerli çalışanlarımıza şimdiden teşekkürler… 

-------------------------------------------------------------------

Ha HaM

Açılımı: Yani "Hayal Haberler Merkezi" Muhabirleri Abdullah Yalnız ve Seher Coşkun

Başka Bir Dünyadaki ÖSYM'den aktardı

Bu haber toplam 2192 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.