Öyküsel Terapi ve Temel Kavramları
1980'lerde postmodernizm ve sosyal yapılandırmacılığı temel alarak ortaya çıkan "öyküsel terapi" yi ele alacağız.
ÖYKÜSEL TERAPİ VE TEMEL KAVRAMLARI
Bir önceki yazımda psikolojik danışma ve masal arasında bağ kurmuştum. Şimdi ise 1980'lerde postmodernizm ve sosyal yapılandırmacılığı temel alarak ortaya çıkan "öyküsel terapi" yi anlatacağım.
TDK(2015)’ ya göre öykü(hikaye); bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasıdır. Yine TDK(2015) 'ya göre terapi(tedavi); çeşitli yöntemlerle hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltmadır. Yani öyküsel terapinin sözlük anlamı; sözlü veya yazılı hikaye anlattırma yöntemiyle bir psikolojik rahatsızlığı tedavi etmedir diyebiliriz. Ancak öyküsel terapinin içeriği sözlük anlamından biraz daha farklıdır. Bu terapi yöntemi; Avustralyalı Aile Terapisti Michael White ve Yeni Zelandalı Aile Terapisti David Epson tarafından geliştirilmiştir. Öyküsel terapiye göre insan yazılmış öyküler dünyasında doğar ve çok nadir olarak bu öykülerin farkına varır. Kişinin içinde doğduğu öyküler ile kendi yaşantılarından oluşturduğu öyküler benzerlik gösterir. İnsanlar ard arda yaşadıkları olaylar silsilesine öyküsel bir anlam yüklerler ve yaşadıkları öyküler gelecekteki olaylara ilişkin yorum yapmalarını sağlar. Bütün yaşamımızı göz önünde bulundurursak öykülerimizin yaşadığımız kültürün bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz.
Öyküsel terapi kişinin baskın öykülerini keşfetmesini ve yeni öyküler oluşturmasını sağlamak için çeşitli yöntem ve teknikler yerine terapistin süreci kontrol etmeden, kendi düşünce, değer ve tutumlarının farkında olarak bazı sorularla danışanın bakış açısını değiştirmeye odaklanır(Allen, 2011).
Öyküsel terapi danışanın kendi tercihlerini ve kendisini ifade edebilmesi için bir özgürlük getirerek onun toplumdaki genel öykülerinden ve öykülerin getirdiği baskının ağırlığından kurtulmasını sağlamakla ilgilenir(Doan, 1998).
Öyküsel terapinin temel amacı; danışanın kullandığı dili temel alarak onun kullandığı kelimelerle kendi öykülerini yeniden yazmalarını sağlamaktır(Allen, 2011; Wallis, Burns ve Capdevila, 2011).
Öyküler(Narratifler)
Öyküsel terapinin iki varsayımı vardır;
1) İnsanlar yaşamlarına bir öykü gibi bakarlar ve hayatlarını bu şekilde anlamlı hale getirmeye çalışırlar.
2) İnsanların bu öykülerinde sosyal olarak yapılandırdıkları metaforlar etkili olmaktadır.
Bu iki temel varsayım insanların kendilerini, diğer insanları ve çevrelerini algılamalarında ve davranışlarında etkili olmaktadırlar.
Baskın ve Problemlerle Dolu Öyküler
Danışan, psikolojik yardım almaya geldiğinde hayatında bazı sorunları olduğundan yakınmaktadır. Bu sorunlar aslında onun çevresiyle etkileşimi sonucu öyküsüne eklenen baskın halkalardır. Bu halkalar etkileşim sonucu meydana gelen istenmeyen ve bireyi sınırlandıran durumlardır.
Yapının Yıkılması
Yapının yıkılması kavramı "kentsel dönüşüm" gibidir. Danışan öyküsünde bir şeylerin yanlış gittiğinin farkına vararak yardım almaya gelir. Bu yanlışlıklar alt yapı problemleri ya da çarpık kentleşme olabilir. Danışan öyküsünü anlatırken sorunların tam olarak neyden kaynaklandığının farkına varır. Çözüm için ilk adım ise yıkımdır. Yıkım olmadan yapım olamayacağı görüşü öyküsel terapinin felsefi dayanakları arasındadır. Fransız felsefeci Jacques Derrida "bir şey tam aksi olmadan var olamaz ve anlamını kısmen tam aksi kutuptan alır" sözüyle bu fikri özetliyor.
Görecelik
Diğer postmodernist kuramlarda olduğu gibi öyküsel terapide de tek bir gerçeğin herkes için aynı olduğu görüşü reddedilir. Gerçekler sosyal yapılardır, dil aracılığıyla oluşturulur ve öyküler aracılığıyla bir araya getirilirler. Bunlar mutlak doğrular değildirler.
Öyküler aslında keşfedilmeyi bekleyen duyguların, kültürel etkilerin ve bilişsel yapıların söze dökülmüş halleridir. Doğal olarak psikolojik danışma sürecinin devamı da danışanın öyküsünü anlatmasına bağlıdır. White ve Epston' a göre Öyküsel Terapinin genel amacı danışanın alternatif kişisel öykülerini keşfederek ya da yeniden oluşturarak yeni anlamlar içeren daha tatmin edici öykülerin dolayısıyla deneyimlerin ortaya çıkmasını sağlamaktır.
Bu bağlamda psikolojik danışma sürecinin aşamaları aşağıdaki gibidir;
1.İşbirliğine dayalı yaklaşım: Karşılıklı saygıya dayalı işbirlikçi bir yaklaşım sergilemektir.
2.Sorunun dışsallaştırılması: Danışan "sorunlu birey" değil, "sorunla ilişkisi olan birey" şeklinde değerlendirilir.
3.Yeni öyküye odaklanma: "Bana bu sorunu yaşamadığın bir günden bahseder misin?" gibi bir soru yeni öyküye odaklanmanın ilk adımı olur diyebiliriz.
4.Geçmiş ile gelecek arasında bağ kurma: Terapötik sürecin bu basamağında değişim gerçekleşir ve danışan yaşam öyküsünü yeniden yazmaya başlar.
5.Tanık davet etme: Danışanın yeni öyküyü kabullenebilmesi için destek grubu oluşturulur. Yeni öyküye tanık olan kişiler aile, arkadaşlar, meslektaşlar olabilir.
6.Sonlandırma: Danışanın yeni öyküsünü destekleyen çalışmalar yapılmalıdır.
Önerilen Kaynaklar
- Russel, S. & Carey, M. (2004). Narrative Therapy: Responding to Your Questions. Dulwich Centre Publications.
- White, M. (2007). Maps of Narrative Practice. New York, NY: W. Norton.
- White, M., & Morgan, A. (2006). Narrative therapy with children and their families. Adelaide, South Australia: Dulwich Cantre Publications.
Web Sayfaları
http://www.narrativeterapi.com/
KAYNAKÇA
- Terzi, Ş.I. & Ergüner Tekinalp, B.(2013). Psikolojik Danışmada Güncel Kuramlar. Ankara: Pegem Akademi.
- http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.55feaffd328924.21273680
EYÜP CAN YAZICI
Bu haber toplam 82812 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.