SANAT TERAPİSİ (ART THERAPY) ÜZERİNE
Sanat terapisi, duyguların aktarımında güçlü bir araçtır.
ART THERAPY: SANAT TERAPİSİ ÜZERİNE
Artık günümüzde insanların çokça yöneldiği bir terapi var: Sanat terapi. Yoğun çalışma koşullarından sıkılanlar, kendine vakit ayırmak isteyenler, yeteneğini geliştirenler ve tabii ki bunları yaparken psikolojik sorunlarından arınanlar…
Alain’in da dediği gibi "Bütün sanatlarda, insanı şaşırtan bir yan vardır." Sanatsal faaliyetlerde bulunmanın bir yanı sorunlarımızı fark edebilmektir diyebiliriz. handikap giriş Üstelik bunları yaparken becerilerimizin olması önkoşul değildir. Bakın sanat terapisine başvuran bir danışan terapinin sonunda danışmanına neler diyor:
DANIŞAN G.C. / Ekim 2015
Önüme kocaman kâğıdı koyup istediğinizi çizebilirsiniz dediğinde önce panik olmuştum baya. Hayatta en kötü yaptığım şey resim çizmek çünkü. Kafam karışmıştı ve kendimi beceriksiz hissetme duygularıyla karışık bir süre renklerle oynadım, rastgele boyadım profilimi. Ardından hayatımı düşündüm, hayatımda olan, olmayan ve olmasını istediğim hayalini kurduğum şeyleri. Sonra içimden gelen her şeyi çizdim elimden geldiğince. İçimden gelen yani hissettiğim her şeyi canımı yakan, tedirgin eden, mutlu eden...
Çizim bittiğinde, resmi yorumlarken hayranlık içerisinde bilinçaltımı kâğıda nasıl bu kadar dökebildiğime şaşırdım. Yaptığım resimler yada sembollerden çok içimdeki duyguya uyan renkleri o kadar otomatik bir şekilde seçmiştim ki, bu kadar basit bir olayın bu kadar işe yarayabiliyor olmasına gerçekten çok şaşırdım. Beynim ve ruhum olduğu gibi karşımdaki kağıtta duruyordu. Korkularım,kaygılarım, mutluluğum.... Beni aslında, gerçekten neyin mutlu ettiğini gördüm. O kadar derinlere saklamışım onu farkında bile değildim.
Şimdi canım sıkıldığında, işler yolunda gitmediğinde aklıma resmim geliyor. Beni mutlu eden şeyleri hatırlıyorum ve hemen onlardan biriyle uğraşıyorum. Böylece sıkıntılı halde uzun süre kalmıyor huzurlu mutlu bir hale daha çabuk geçiyorum. Hatta çizdiğim resmi alıp odama asmayı düşünüyorum çünkü kişisel olarak yaptıklarım ve hedeflerim orda apaçık duruyor.
Bu sebeple sanat terapisi, çok hızlı sonuca götüren hem keyifli hem de basit bir yöntem. Beynimizi ve ruhumuzu görmek için çok faydalı olduğuna inandım ben. Tabi mutlu eden şeylerin yanında olumsuzlukları da görerek üzerine çalışmak kişinin bireysel çabasına da bağlı.
SANAT VE SANATIN PSİKOTERAPİDEKİ İŞLEVİ
Sanatın psikoterapideki işlevini, ilkçağlardaki insanların yapıtlarından itibaren görebiliriz.Tarihler boyu sanat bir ifade aracı olarak önem kazanmıştır. En ilkel çağlarda semboller ve imgeler, insanların ilk iletişim araçları olmuşlardır.
Yaşamın içinden çıkan bir insan etkinliği olarak sanatın, insanlıkla yaşıt olduğunu söyleyebiliriz. Var olanla var olmayan arasında bulunan sanatsal süreç, bu iki alanı bir araya getirmeye çalışır. İnsanın, gerçekliği aşması ya da kendine özgü başka bir gerçeklik yaratmasıdır. Düşle gerçek arasında kurulan bir köprü olarak sanatsal etkinlik, akıl ile akıl dışı, düşlem ile gerçek, imgeler ile nesneler arasında bir bağ kurma eylemidir. Kısaca sanat, insanın kendisini tanımasının, dönüştürmesinin ve yaratmasının bir dışavurumu ya da bir serüvenidir diyebiliriz. Bu serüven sonunda insanın, başkaları aracılığıyla kendini tanıdığını, varlığını kanıtladığını, kendini aşma çabası içinde kendi bilincine vardığını gözleriz.
PSİKİYATRİDE SANATLA TEDAVİNİN GELİŞİMİ
Psikiyatride, hastaların yaptıkları sanat ürünleri üstüne ilk klinik/deskriptif incelemeler, 19. yüzyılın son çeyreğinde (1876-1888) Fransız psikiyatr Max Simon ve İtalyan psikiyatr ve suç hukuku uzmanı Cesare Lombroso tarafından yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda birçok görüşler- anti görüşler ortaya atılmış olsa da Sanatın psikoterapide kullanımı 1930’larda ve özellikle de 2. dünya savaşı sonrasında başlamıştır. Bu dönemde sarsılmış ve bütün değerleri altüst olmuş toplum, onarılmaya ve rehabilite edilmeye gereksinim duymaktaydı ve sanat bunun için uygun bir yöntemdi. Sanat bu dönemde, içerideki acıya, insancıllık, saygı ve şefkatle bakmayı sağlayan bir yaklaşım olarak öne çıkmaktaydı. Sanatın, bir psikoterapi yöntemi olarak gelişiminin öncülerinden olan Margaret Naumburg, 1940'larda Freud'un bakış açısından, dinamik sanat terapi yaklaşımının gelişiminde yararlanmış ve sanatı terapötik iletişimde bir araç olarak kullanmıştır. Hümanistik, davranışçı ve bilişsel yaklaşımlar çerçevesinde de sanat psikoterapi uygulamaları mevcuttur. Bu yaklaşımların kendi kuramsal önermeleri doğrultusunda çeşitli biçimlerde sanat terapide kullanılmaya başlamıştır.
Ülkemizde de ilk olarak sanatın psikiyatride kullanımı 1950’li yıllarda İÜ İTF Psikiyatri Anabilim Dalı Psikopatolojik Sanat Laboratuarı’nda Dr. Kazım Dağyolu ve Dr. Süleyman Velioğlu öncülüğünde başlamıştır.
Sanatın Psikoterapi ve Psikiyatrik Rehabilitasyondaki İşlevi
- Taşıyıcı / tutucu bir kap “taşımalık” işlevi
- Geçiş nesnesi işlevi
- İletişim aracı/alanı olma
- Dışlaştırma, somutlaştırma, kalıcı görsellik
- Dürtülerin yıkıcı olmayan biçimde dışavurumuna olanak sağlama
- Terapötik kohezyon-enerji oluşturma
- Düzeltici duygusal deneyim sağlama
- Katarsiz
- Uzamsal / uzaysal yapı
- İmge, imaj, sembol oluşturma
- Narsisistik yatırım yoluyla kendiliği besleme
- Süblimasyon yoluyla dürtülerin düzenlenmesi
- Savunmaların olgunlaştırılması
Sanat Psikoterapisinin Kullanım Alanları
- Sözel iletişimin bozuk olduğu hastalarda,
- Otistik, mental gerilik, davranış bozukluğu gösteren çocuklarda,
- Şizofreni vb. psikotik durumlarda,
- Yaşlı, fiziksel mental problemi olan hastalarda,
- PTSD gösteren hastalarda (özellikle travmaya bağlı olarak yaşanan inkâr ve agresyonun düzenlenmesinde),
- Fiziksel hastalıklarda (Kanser, bazı nörolojik bozukluklar, kronik ağrı vb.)
- Terapi sürecinde yoğun aktarım ve karşıaktarım duyguları oluşturan kişilik bozukluklarında (yoğun biçimde terapi ilişkisine aktarılan ve terapi ilişkisini bozan tutumları barındıran bir taşıyıcı ‘kap’ olarak)
Sanat Psikoterapisinin farklı dalları
Görsel Sanat Psikoterapisi, Dans/Hareket Terapisi, Drama Terapi, Müzik Terapisi, Şiir Terapisi ve Biblioterapi
- Görsel Sanatlar Terapisi: Görsel Sanat Psikoterapisi (GSP) bir sanat psikoterapistinin rehberliğinde, danışanın görsel ve plastik sanatın dilini kullanarak ifadeler oluşmasını içerir. Bu ifadeler ve ifadelerdeki anlamların keşfini içeren sürecin aracılığı ile farkındalığını arttırması; bilişsel becerilerini geliştirmesi; stress, yas, depresyon, kayıp, travmatik deneyimler ve kronik hastalık semptomları gibi zorluklarla ile başa çıkması ve öz-güvenin gelişimine zemin sağlayan sanat psikoterapisi türüdür. Görsel Sanat Psikoterapisi yaratıcı sürecin başlı başına iyileştirici ve geliştirici olduğu anlayışını temel alır.
Görsel Sanat Psikoterapisinde renkli kalemler, pastel, gibi kuru boya; ebru, guaj, akrilik, yağlı boya gibi ıslak medya; kil, oyun hamuru, tel ve benzeri heykel malzemeleri; kolaj ve asamblaj için kullanılabilecek, renkli kağıtlar, dergi ve hatta doğa yada sokaktan toplanan dönüştürülebilir atıklar ile çeşitlendirilebilecek sanat malzemeleri aracılığıyla, birey iç ruhsal deneyimlerini dış temsillere dönüştürür. İfadelerin oluşumunda, danışan ve sanat psikoterapisti arasındaki destekleyici ilişki, yaratıcı süreçteki rehberliğin sağlanması kadar, kişinin kendi sanatındaki anlamları bulması için de gereklidir. - Dans ve Hareket Terapisi: Dans terapisinin temeli, kişinin hareketlerinin, düşünce sistemini ve hislerini yansıttığı prensibine dayanır. Kişinin hareketlerinin algılanması, fark edilmesi ve hareket repertuarının genişletilmesi sonucu, bu sürece tanıklık eden dans terapisti kişinin farkındalığını arttırmaya, yeni hareket algıları oluşturmaya ve böylece duygularında ve sözel iletişiminde yeni iletişim mekanizmaları geliştirebilmesine yardımcı olur. Kişisel gelişim ve sosyal iletişimi destekleyen dans terapisi bire-bir seans ya da grup terapisi olarak sağlık, eğitim ve sosyal hizmet alanlarında, bu eğitimi almış lisanslı terapistler tarafından uygulanabilir.
- Müzik Terapisi:Müzik terapisi, bir müzik terapistinin bir danışan (client) veya grupla, onların fiziksel, duygusal, zihinsel, sosyal ve kognitif ihtiyaçlarına karşılık verebilmek adına iletişim, diyalog, öğrenim, mobilizasyon, ifade, organizasyon ve bunlarla ilişkili diğer terapötik amaçları gerçekleştirebilmek ve kolaylaştırmak amacıyla planlı bir süreçte müzik ve/veya müzikal unsurları (ses, ritim, melodi ve armoni) kullanmasıdır.
Tıbbi Sanat Terapisinden Yararlanan Bir Hasta Üzerine;
Resim. “Bu hasta birinci gruptan yaklaşık altıncı gruba kadar gözlerinden sürekli yaş akan ve ağladığını inkâr etme eğiliminde olan bir kişiydi. Gözlerinden yaş akmaya başladığında “nezle oldum arkadaşlarıma bulaşmasın” diyerek sandalyesini geri çekmekteydi. Bu çalışma sonrasında yarattığı ürünle ilgili olarak şöyle bir yorumda bulundu.
“Bu şekilde bir resim yapmak istedim, fakat kazak olarak boğazlı bir kazak yaptım, çünkü ne kadar her şey yolunda gidiyor diye hissetsem de dönem dönem sanki bir şeyler boğazımı sıkıyor gibi geliyor. Özellikle bu hastalık tanısı konduktan sonra bir süre yutkunma güçlüğü çektim ve doktorlar bunun psikolojik olduğunu söyledi, belki de görmek istemediğim bazı şeyler var fakat bunun da tam olarak ne olduğunu bilmiyorum. Boğazımdaki sıkıntı hissini ifade etmek istedim.”
Örnek üzerinden de anlaşılacağı üzerine sanat terapisi, duyguların aktarımında güçlü bir araçtır. Çünkü oluşan imge sembolik ve görülebilen bir temsildir. Dışavurumcu oluşum sürecinde hastanın hissetmesi, izlenimi ve beden farkındalığı çok yoğundur. Yaratı ürünü hastaya bazı geri bildirimler verir. Sanatla terapinin temel esaslarından biri, kişinin kendisi hakkında yorumu kendisinin yapmasıdır.
KAYNAKÇA
Aydin, Birgül. "Tıbbi sanat terapisi." Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 4.1 (2012): 69-83.
Ben ve Beden Arasında Dokunan Ağ: Dans/Hareket Terapisi-Dr. Zeynep Çatay
Eren N.Psikotik Ve Borderline Hasta Gruplarında Sanatla Psikoterapi Sürecinin İncelenmesi (Doktora Tezi. İÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü. İstanbul, 1998.)
SULTAN DENİZ
Bu haber toplam 64717 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.