BERK ÇEŞMELİ

BERK ÇEŞMELİ

Boyundan Büyük Müsün?

BOYUNDAN BÜYÜK MÜSÜN?

Sevgili okur sever arkadaşım,

Görüşmeyeli ne kadar zaman oldu hatırlamıyorum ancak bu kez eleştirmeden konuşalım seninle. Ne konuşalım istersin? Her insan bir konu, her dakika bir değer aslında. Konuşulacak o kadar çok şey var ama biraz zaman yolculuğu yapalım istiyorum bu kez.

Küçüklüğüne dönebilir misin kısa bir süre için? Yani sıkça kullandığımız bir kalıptan bahsediyorum. Haydi “Çocukluğuna iniyoruz.” İndiysen çıkmamanı öneriyorum en güzel haliyle kaldığın zamanlarına bir selam da benden gönderdiysen ne mutlu bana.

Hiç işittin mi ya da sana söylendi mi sevgili okur sever arkadaşım şu cümle:

“Boyundan büyük işlere karışma.”

Eminim söylenmiştir. İster ailenden biri olsun, ister bir başka büyük ya da yaşıtın bir yerde mutlaka söylenmiştir bu söz sana. Kim bilir belki de sen kendine söylemişsindir.

İlk işittiğin sırada ne kadar kaba, kırıcı bir söz olarak algılıyorsun değil mi? İşin aslının çok farklı olduğunu daha sonraları anlıyorsun ama söz yine sana kaba geliyor. Bugüne kadar kaç kez boyundan büyük işlere karıştın? Biraz düşünsen ve saysan…

Benim listem sınırları birazcık aştı diyebilirim. Seni hiç düşünemiyorum. Neden boyundan büyük işlere kalkıştın peki? Gerek var mıydı ya da? Gerek olmadığını yaşayıp öğrenenlerden olduğum için seninle paylaşıyorum.

Bugüne kadar hep yaşından fazla davrandığını gizleme. Toplum seni böyle istediği için böyle davrandın belki de. Senden hep ana sınıfında harika resimler yapıp, amuda kalkmayı beklediler. Birinci sınıfta 1 haftada okumayı söküp elmanı kızartmanı istediler. Büyüdükçe boyundan fazla yük yüklediler sırtına. Daha sen kendinin bile farkında olmadan sana rol biçtiler. İstemeden rollere girip bir kek kalıbı gibi hayat sahnesine çıkıverdin. Sonra tabi alışkanlıkların devam etti. Kendinin farkında olamadın belki ve hep bir kalıp koydun önüne ve onu doldurmak için uğraştın. Yaşından çok büyük davrandın bu yüzden.

Şimdilerde 20 – 25’li yaşlarda olan bireylerin hatta daha büyük yaş gruplarını da sayabiliriz. Çocukluğa ve gençliğe dönme arzusu vardır. Bunun nedenini düşündün mü sevgili okur sever arkadaşım. Ben söyleyeyim. Sen sadece bebek oldun. Doyasıya yaşadığın ve sergilediğin tek doğal gelişimsel yapı bebeklik döneminde gerçekleşti. Çocukluğa geçince seni direk genç yapmaya çalıştılar. Sende marifetmiş gibi anlattıkları genç olmaya çok özendin. Genç olunca yetişkin yapmaya çalıştılar. Yetişkin olunca da işler tersine döndü. Geriye dönüp bir baktın “Ben uçurtma dahi uçurmamışım.” dedin kendine. “Hey gidi hey seneler nasıl da geçti.” diye birçok hayıflanma cümlesi kurdun yıllar üzerine. Yani hiçbir zaman ‘Yaşın’ davranmadın sevgili okur sever arkadaşım. Hep bir büyük istedin. Hep bir büyük istettiler sana.

Çok trajikomik gelmiştir bu yüzden büyüklerimizin “Boyundan büyük işlere karışma.” “Bunlar seni aşan konular” şeklindeki açıklamalarından sonra bizleri yaşımızdan çok büyük göstermek için çabalamaları.

Senin de bu yüzden bu kadar fazla geçmişe olan özlemin. Hatta hatandan ders almayıp şu içinde bulunduğun zamanda dahi yarın için yaşayışın bu yüzden. Küçükken senin elinde değildi belki ama şu an için neden böylesin? Geleceğe gidip bugüne özlem duymak mı daha keyifli benim haberim yok. Öyleyse eğer bende bu yolu seçeceğim.

Demem o ki sevgili okur sever arkadaşım,

İçinde yaşadığın zamanın sadece içinden geçiyorsun. Etrafında neler olduğunu bile görmeden, çoğu zaman görmezden gelerek sadece her sabah çıktığın yoldan her sabah aynı şekilde yürüyüp geçip gidiyorsun. Senin için önemli olan belki de gitmeye çalıştığın ancak bir türlü varamadığın o sonsuz nokta ise ben sana söyleyeyim. Daha varanını görmedim. Görecek miyim? Göremem de. Görsem bile gördüğümü de söylemeyi düşünmüyorum. Çünkü ben bu anı hatta şu satırları yazdığım ve senin okuduğun anı inan çok seviyorum. Şu an mutluyum ve yaşadığımın, nefes aldığımın farkındayım. Su içmenin tadına varıyorum. Her şeyi şu an yapıyorum. Geleceğin zaten bir yere gideceği yok. Kaçmıyor. Üstelik seni peşinden sürüklüyor. Belki de bu yüzden geleceğe bu kadar ulaşmak istiyorsun.(Kaçan kovalanır misali)

Sevgili okur sever arkadaşım.

Çok fazla olmadan “Bugünlük de bu kadar yeter.” demek istiyorum. Bugünlük bu kadar yeter derken bugünü burada bırakarak ve bugünü doya doya yaşadığımı bilerek selamlıyorum seni.

Daha nice günler görmek dileğiyle,

“ Hoşça ve  An’da kal.”

BERK ÇEŞMELİ

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Psikolojik Danışman Adayı

 

Bu yazı toplam 4365 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum