AHMET BURAK ÇÜRÜK
PDR Bir Zamanlar Gözde Meslekti; Peki Şimdi İmajımız Nasıl?
“PDR” BİR ZAMANLAR GÖZDE MESLEKTİ,
PEKİ ŞİMDİ İMAJIMIZ NASIL?
Türkiye’deki eğitim sistemini bir düşünelim. Siz çalışırsınız, çabalarsınız, gece gündüz uyumazsınız, bir sınava girersiniz. Sonuç açıklanır ve siz kazandığınız bölümün ve üniversitenin heyecanı ile birlikte, ilk kez şehir dışında okumanın merakıyla ailenize bu güzel haberi verirsiniz. Kazandığınız bölüm, ta ki siz o bölümü kazanana kadar revaçta olan bir bölümdür; evet evet doğru tahmin ettiniz PDR’den bahsediyorum. Kime deseniz “ooo senin işin rahat, ne güzel ek dersi de tam alıyorsun” tepkisiyle karşılaşmadığımız gün yoktur hemen hemen.
Biz o tepkileri aldıkça “vay be, ne bölüm kazandım ama herkesin beğenisini topluyorum” düşüncesiyle kendimizden geçeriz adeta. Gerçekten de bu dünyadaki en zor bilimlerden birisidir bana göre Psikoloji. Bir mühendisi düşünün; elinde ölçecek aletleri vardır, bilgisayarında programı vardır. Ölçümünü, deneyini yapar, sonra da bilgisayarda bunu somut hale getirir ve raporlaştırır. Peki ya bizim mesleğimiz, yani psikolojik danışmanlık öyle mi? Tabi ki değil.
Karşınıza bir öğrenci oturur, size sorununu anlatır ve siz de dinlersiniz. Tamam dinledik diyelim ve öğrencinin anlattıklarından psikolojik bir problemi olduğunu anladık. Biz bunu her ne kadar testlerle de kanıtlamış olsak, hiçbir zaman sonuç %100 doğru olmayacaktır. Çünkü zeka ile ilgili yapılan testlerde mutlaka yüzde 1 dahi olsa hata payı vardır. Bizim işimiz o kadar zor ki aslında, bir kararı yanlış verdiğimizde, öğrencinin hayatının bile kararabileceğini göz önünde bulundurmak zorundayız.
Mühendislik üzerinden olan örneğimize devam edelim. Bir mühendis düşünün, yaptığı bir yanlış ölçümü düzeltir ve tekrar analiz yapabilir, öyle değil mi? Peki ya bizim mesleğimiz öyle mi? Biz insanla uğraşıp, insan psikolojisinin içerisinde dolanıp insanın sorunlarına çare olmaya çalışıyoruz. Oldu ki bir bireyin sorununu, bireyin bize anlatmak istediğinden farklı anlayıp ona göre birey ile yaptığımız seanslara devam edersek ve kendimize yanlış anladığımız yönde bir düzelme sağlama hedefi koymuşsak, zamanla kişide bir türlü düzelme olmadığını hatta tam tersine bir şeylerin daha da kötüye gittiğini fark etmişsek; sonunda birey intihar aşamasına kadar gelmişse, haydi düzeltelim bu durumu o saatten sonra düzeltebilirsek. Bizim mesleğimiz mühendislik gibi değil, “bu deney yanlış sonuçlandı, düzeltelim” seçeneği olmayan, yanlış kararda bir insanın canına dahi mal olabilen çok saygın ve her insanın ihtiyacı duyduğu bir meslek.
Çevremizdekilere her ne kadar anlatamasak da psikolojik danışmanlık çocuk oyuncağı değil, olmayacak da. Eğitim sistemimizdeki yanlışlığa bakın ki, on bin PDR’ci açığı varken ve bir o kadar PDR mezunu varken, MEB bir de rehberlik kursu açıp 39 saatlik kursla çocukları sosyoloji ve felsefe mezunlarına emanet ediyor. Bu tarz bir düşünce bırakın kabullenilmeyi, akıldan geçirilmeyi bile hak etmiyor. Onca insanın hakkı yeniyor ve tüm bunlara sessiz kalınıyor. Yaaa, bir zamanların revaçta olan mesleğini görüyoruz değil mi arkadaşlar. Bunu meslek kendi kendine yapmıyor, mesleğin değerini bilmeyen Türk eğitim kademesi yapıyor. Bunu düzeltmek için elimizden bir şey gelmemesi ne kadar acı. İşte Türk eğitim sistemi ve ABD’de en önemli alanlardan biri olan psikolojik danışmanlığın Türkiye’deki hali. Söylenecek pek de bir söz yok aslında...
Geriye tek çare kalıyor; yetkililere PDR’nin önemini ve bir uzmanlık alanı olduğunu pes etmeden anlatmaya çalışmak... Dergi p.Dr. de bunun için yayın yapıyor. Bir önceki Milli Eğitim Bakanı’yla görüşüp PDR’cilerin taleplerini aktardığı gibi, halen bakanlık düzeyinde görüşme girişimlerine devam ediyor. Etkili olabilmesi için siz okurlarının desteğinin devamını bekliyor. Sağlıcakla kalın...
AHMET BURAK ÇÜRÜK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.