EYÜP CAN YAZICI
Trajedilerin Sorusu: Neden?
TRAJEDİLERİN SORUSU: NEDEN?
"Neden?" çok ilginç bir soru. Hayatımızın en trajik olaylarını yaşadığımızda, en hassas yerimizden vurulduğumuzda, en şaşkın anlarımızda dudaklarımızdan dökülen ilk kelime: Neden?
Sevgili okur, hiç ihanete uğradın mı? Dostun ya da sevgilin tarafından, fark etmez. İhanete uğradıysan o bir anda çukura düşme hissini bilirsin. Mutluydun, her şey yolundaydı, ona hala güveniyordun ama bir anda bütün dünyan alt üst oldu değil mi? Pembe bulutların üstünden düştüğün o karanlık çukuru hatırla. O çukurdayken günlerce uyumak, dünyadan soyutlanmak, insanlardan uzak durmak istedin. Kalabalıklar içinde yalnızlaştın, yalnızlığında boğuldun. Kendine defalarca söz verdin kimseye güvenmeyeceğine dair. İçini yiyen kurtlar iştahını da alıp götürdüler, zevk için değil hayatta kalmak için yiyordun. Ne evde oturmak içinden geliyordu ne de dışarı çıkmak. Ne en sevdiğin dizinin yeni bölümü umurundaydı ne de siyasetçilerin konuşmaları. Düşünmemek için elinden geleni yapıyordun ama düşünmeden de duramıyordun. Ve cevabı olmayan o soruyu kendine sorup duruyordun: Neden?
Peki, hiç bir yakınını kaybettin mi? Soğuk hastane duvarına dayanmıştın, uykusuzdun belki. Gelmesini beklediğin iyi haber bir türlü gelmiyordu. Her şeyin normale dönmesi için nelerini vermezdin ki. Umutların yavaş yavaş tükense de hep en iyi ihtimali düşünüyordun, aksi mümkün değildi. Ne zaman aklının ucundan ölüm geçecek olsa silkinip kendine gelmeye çalışıyordun. Sonra bir doktor çıktı odadan, sen iyi haber bekliyordun. Ama doktorun yüz ifadesi her geçen saniye içini acıtıyordu. Doktorun dudaklarından ahenkle dökülüyordu sözler, kan kırmızısıydı damlalar. Her dökülen damlada dayandığın soğuk duvardan biraz daha kayıyordun. “Başınız sağ olsun” dedi doktor… Her şey anlamını yitirdi o an, her şey dondu. Ağzından çıkan ilk sözcük: Neden?
Bilincimiz, karşılaştığımız her durumun mantıklı bir açıklamasını arıyor. Ancak hayat; aslında çoğu zaman adil olmayan, bizi sürekli şaşırtan, beklenmedik anlarda beklenmedik şeyler veren bir süreç. Farkında olduklarımız ve gerçek dünya arasındaki uçurum ne kadar büyük ise yaşadıklarımız bizi o kadar çok etkiliyor. Ve sen eğer hayal kırıklıklarını azaltmak istiyorsan, işe bu uçurumu fark ederek başlayabilirsin. Kabul ve yüklenim kuramına göre insanların psikolojik acı içinde olmaları gayet normal ve doğal bir durumdur. Sürekli mutlu olmak ise normal olmayan bir durumdur. Yani hüzün; hayatın tuzu, biberidir diyor kuram. Lahmacunu, çiğköfteyi, kokoreci baharatsız düşünsene bir… Ne kadar çekilmez olurdu değil mi? Hayatı çekilir yapanlar da hüzünler, bunalımlar, acılardır. Ne zaman bir bunalıma gireceğimizi tahmin edemeyiz, çoğu zaman sürpriz yapar acılar. Geldiklerinde ise onlara hoş geldin diyemesek de başımın üstünde yerin var diyebilmeliyiz. Onları kucaklamalı, kabul etmeliyiz. Acının dozunu azaltmanın ilk adımı budur. Duygularımızdan kurtulmaya çalıştıkça, duyguları daha fazla ve yoğun hissederiz(Harris, 2009). “Olumsuz duygularınızla savaşmayın, onları hayatınızın bir parçası olarak kabul edin.
Mutluluk normal değildir.” Steven Heyes
İkinci olarak düşüncelerimize dikkat etmeliyiz. Gandhi, düşüncelerin duygulara, duyguların davranışlara, davranışların alışkanlıklara, alışkanlıkların değerlere, değerlerin karaktere, karakterin ise kadere dönüşeceğini söylüyor. Eğer düşüncelerimizin kontrolünü sağlarsak, duygusal acıyı yaşarken kendimize sürekli “Neden?” sorusunu sorup da beynimizi çürütmemiş oluruz. Üçüncü adım ise anda olmaktır. Bütün hücrelerimizle yaşadığımız anı hissetmeliyiz, çünkü sahip olduğumuz tek zaman dilimi bulunduğumuz andır. Sonraki aşamayı değerlerimiz ile ilgili farkındalığımız oluşturuyor. Sahip olduğumuz değerler nelerdir ve bu değerlere uygun yaşıyor muyuz? Bu soruları kendimize sormalıyız. Ve son olarak yeni bir hayata başlamak için yeni eylemler yüklenmeliyiz.
Değerli psikolojik danışman ya da psikolojik danışman adayı, bunlar kabul ve yüklenim kuramının psikolojik danışma aşamaları idi. Bu kuram psikolojik danışmada kullanabileceğin bir kuram. Ancak benim vermek istediğim mesaj daha çok bu kuramın senin özel hayatında kullanabileceğin noktalarının olması. Çoğumuz ihanete uğradık ya da bir yakınımızı kaybetmenin acısını yaşadık, yaşamadıysak da bunlar her an başımıza gelebilir. Ne mutlu ki artık böyle bir durumla karşılaştığımızda ilk olarak durumu kabul etmemiz gerektiğini biliyoruz. Unutmayalım, insanlara ruh sağlığı hizmeti verecek olan bizler, öncelikle kendi ruh sağlığımıza dikkat etmeliyiz ki işimizi layığı ile yapalım. Sözlerimi “Neden?” sorusunun cevabını vererek tamamlıyorum. Sorunun cevabı: Balıktan başka her şey suya kandı, rızkı olmayana da günler uzadı(Mesnevi, 17. beyit).
KAYNAKÇA: Terzi, Ş.I. & Ergüner Tekinalp, B.(2013). Psikolojik Danışmada Güncel Kuramlar. Ankara: Pegem Akademi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.